Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FABULOSITY : English Turkish

n. hayal ürünü olma, hayali olma; gerçekdışılık, sahtelik

FABULOUS : English Turkish

adj. müthiş, şahane, harika, uydurma, hayal ürünü, inanılmaz, imkânsız

FABULOUSLY : English Turkish

adv. olağanüstü bir şekilde; inanılmaz bir şekilde; hayalperest/gerçekdışı bir şekilde, hayali bir şekilde

FACE : English Turkish

n. ön, yüz, çehre, surat, sima, hal, tavır, eda, yüz ifadesi, görünüş, şekil, biçim, yüzey, üst taraf, cephe, önyüz, resimli taraf, kadran, onur, itibar

FACE : English Turkish

v. bakmak, göğüs germek, karşı olmak, yönelmek, dönmek, yüzünü dönmek, yüz yüze gelmek, kaplamak, karşı karşıya gelmek, karşı koymak, karşı çıkmak, göze almak, katlanmak, yüzleşmek, astarlamak, kaplama yapmak

FACE ABOUT : English Turkish

ters yöne dönmek, geriye dönmek

FACE ACHE : English Turkish

(Hafifçe Küçümseyici terim) çok çirkin insan; göze batan insan, kızgın insan

FACE AS LONG AS A FIDDLE : English Turkish

çok üzgün yüz ifadesi, kederli yüz

FACE BLINDNESS : English Turkish

n. prosopagnosia (yüz körlüğü), benzer/tanıdık yüzleri ayırt edememe, suratları tanımakta güçlük çekme, suratlar arasındaki farkları söyleme zorluğu

FACE CARD : English Turkish

suratlı oyun kâğıdı

FACE DEATH : English Turkish

ölümle yüz yüze gelmek, ölümü cesaretle karşılamak

FACE DISMISSAL : English Turkish

işten çıkarılma ile yüzyüze olmak, birisinin işinin sonuna geldiğinin farkında olmak

FACE DOWN : English Turkish

yüzükoyun, yüz aşağı, yüzü yeri gösterecek şekilde, kafanın önü ile yere doğru (yer üzerinde) yatarak

FACE FACTS : English Turkish

gerçekleri görmek, gerçekle yüzleşmek

FACE FLANNEL : English Turkish

n. yüz havlusu

FACE FUNGUS : English Turkish

n. (Argo) bir erkeğin yüzündeki kıllar; sakal; favoriler; bıyık

FACE GUARD : English Turkish

kask, miğfer

FACE IT OUT : English Turkish

üzerine gitmek, sonuna kadar direnmek

FACE LIFT : English Turkish

v. düzeltmek, güzelleştirmek

FACE LIFTING : English Turkish

yüz gerdirme, çehresini değiştirme, yenileme

FACE LIKE A BULLDOG CHEWING A WASP : English Turkish

(Argo) eşekarısı çiğneyen bir buldog köpegine benzeyen yüz, çok çirkin surat

FACE LIKE THE BACK END OF A BUS : English Turkish

(Argo) otobüsün götü gibi surat, çok çirkin

FACE OF THE EARTH : English Turkish

dünyanın yüzeyi, dünyanın topografyası

FACE OF WOE : English Turkish

n. üzgün ifade, asık surat

FACE OFF : English Turkish

n. yüz yüze, doğrudan karşılaşma; buz hokeyinde hakem topu iki rakip takım oyuncusu arasında yere bıraktığında oyunun başlaması