Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FACE OFF : English Turkish

v. bir hokey oyunu veya hokey benzeri top oyununa yüz yüze olarak başlamak

FACE POWDER : English Turkish

makyaj pudrası

FACE SAVING : English Turkish

durumu kurtaran, yüzü örten

FACE SAVING EXCUSE : English Turkish

n. vaziyeti kurtaran bahane

FACE THE LAKE : English Turkish

yüzünü göle çevirmek, göle doğru bakarak dikilmek

FACE THE MUSIC : English Turkish

daha önceki eylemlerinin hoşa gitmeyen sonuçlarını kabul etmek

FACE TO FACE : English Turkish

karşılıklı olarak, yüz yüze

FACE TO FACE TALK : English Turkish

yüz yüze konuşmak, iki insanın bizzat buluşarak yaptığı görüşme/tartışma

FACE TO THE WALL : English Turkish

duvara karşı durmak, duvara karşı bakarak ayakta durmak

FACE TOWEL : English Turkish

n. yüz havlusu

FACE UP TO : English Turkish

cesaretle karşılamak, karşı koymak, önlemek, göze almak, katlanmak, göz yummak

FACE VALUE : English Turkish

görünür değer, üzerinde yazılı değer, dış görünüşe göre değer

FACE-CREAM : English Turkish

yüz kremi, yüz derisini besleyici ilaç/krem

FACE-DOWN CRAWL : English Turkish

yüzükoyun sürünme, yerin üstünde alçak sürünme

FACE-LIFT : English Turkish

yüz gerdirme, kırışıklıkları gidermek ve diğer yaşlanma işaretlerini ortadan kaldırmak için yüz üzerinde gerçekleştirilen estetik cerrahi

FACE-SAVING : English Turkish

ir kimsenin onur ve prestijini muhafaza etmesi veya koruması

FACEACHE : English Turkish

n. nevralji, sinir ağrısı (Nöroloji, Pataloji); çok çirkin kimse (İngiliz İngilizcesi'nde küçümseyici terim)

FACEBOOK : English Turkish

n. Facebook, Facebook, A.Ş.,'nin sahip olduğu özel şirket, insanları arkadaşları ile buluşturan sosyal paylaşım sitesi, arkadaşlarını güncel konulardan haberdar etmek için kullanıcılar arkadaş ekleyebilir, ileti gönderebilir ve kişisel bilgilerini güncelleyebilirler

FACECLOTH : English Turkish

n. elbezi, yüz havlusu

FACED : English Turkish

adj. yüzlü, kaplı

FACEDOWN : English Turkish

adv. resimli tarafı kapalı olarak (iskambil kâğıdı), ters, yüzükoyun

FACEDOWN : English Turkish

n. güç denemesi, yüzleşme

FACELESS : English Turkish

adj. yüzü olmayan, meçhul, görünmeyen ama gerçekte iktidarlı olan

FACELESSNESS : English Turkish

n. yüzsüzlük, yüzsüz olma durumu; kimliksizlik, tanımlanamazlık; anonimlik, yaratıcısı bilinmeme

FACELIFT : English Turkish

n. yüz gerdirme, kırışıklıkları gidermek ve diğer yaşlanma işaretlerini ortadan kaldırmak için yüz üzerinde gerçekleştirilen estetik cerrahi