Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FEAR NO EVIL : English Turkish

Fear No Evil, Zion mahkumu olarak Sovyet hapishanelerinde başından geçenleri anlatan Natan Sharansky tarafından yazılan kitap

FEAR NOT! : English Turkish

korkma!, cesaretli ol!

FEAR OF : English Turkish

-'ın yüzünden korkma;
'ın kaygısı,
'ın korkusu, kaygı, endişe, saygıyla karışık korku

FEAR OF DISMISSAL : English Turkish

işten atılma korkusu, bir kimsenin işinden atılabileceği endişesi

FEAR OF GOD : English Turkish

Allah korkusu, dindarlık, sofuluk, herşeye gücü yetene saygıyla karışık hissedilen korku

FEAR OF HEIGHTS : English Turkish

akrofobi, yükseklik korkusu, anormal şekilde yüksek yerlerde olma korkusu

FEAR REPRISALS : English Turkish

misillemeden korkmak, intikam veya öç alma faliyetlerinden korkmak

FEAR THE WORST : English Turkish

en kötüsünden korkmak, en istenmeyen veya en nahoş sonucun olması olasılığından endişe etmek

FEAR UNCERTAINTY AND DOUBT : English Turkish

Korku, Belirsizlik ve Şüphe, korku, kararsızlık ve endişe (Gene Amdahl tarafından IBM'i eleştirmek için kullanılmıştır
IBM ürünlerini satın almak için müşterilerine korku, kararsızlık ve şüphe aşıladığını iddia etmiştir), FUD

FEAR UNCERTAINTY DOUBT : English Turkish

Korku, Belirsizlik, Şüphe, FUD, müşterilerin bir malı satın almaları için üreticilerin kullandıkları korkutucu satış yöntemleri

FEARED FOR HIS LIFE : English Turkish

hayatından endişe eden, hayatının tehlikede olduğunu hisseden

FEARFUL : English Turkish

adj. korkunç, dehşetli, müthiş, korkak, endişeli, ürkek, kaygılı, hürmetli, saygılı

FEARFULLY : English Turkish

adv. korku ile, tasayla, hürmetle

FEARFULNESS : English Turkish

n. korkma durumu, korkuyor olma durumu; berbatlık, korkunçluk

FEARLESS : English Turkish

adj. korkusuz, pervasız, cesur, gözüpek

FEARLESSLY : English Turkish

adv. korkusuzca, cesaretli bir şekilde, cesurca

FEARLESSNESS : English Turkish

n. korkusuzluk, cesaret

FEARNOUGHT : English Turkish

n. (İngiliz İngilizcesi) palto için kalın yün kumaş; bu kumaştan yapılan palto

FEARS : English Turkish

n. endişe, kaygı, kuruntu, kuşku, şüphe

FEARS THAT : English Turkish

-'ın hakkında endişe veya kuşkusu olan,
'den korkan

FEARSOME : English Turkish

adj. korkunç, dehşetli

FEARSOMELY : English Turkish

adv. korkunç bir şekilde, korkutucu bir şekilde; gözünü korkutan bir şekilde, tehditkar bir şekilde

FEASANCE : English Turkish

n. yapma, dışa vurma, davranışlarıyla ortaya koyma, icra, gerçekleştirme (bir sözü, vaati, vb.)

FEASIBILITY : English Turkish

n. uygulanabilirlik, yapılabilirlik, fizibilite, imkân

FEASIBILITY STUDY : English Turkish

fizibilite çalışması, bir planın uygulamaya değip değmediğini belirleme çalışması