English
FAVOR : English Turkish
v. iyilik etmek, yardımda bulunmak, kayırmak, tutmak, desteklemek, kabul etmek, şereflendirmek, benzemek, dikkat göstermek
FAVOR : English Turkish
n. şeref nişanı
FAVOR THE PARTIES IN POWER : English Turkish
mevcut yönetimi desteklemek veya tercih etmek
FAVORABLE : English Turkish
adj. iyi niyetli, olumlu, müsait, uygun, faydalı, avantajlı, tatminkâr, lehte, taraftar
FAVORABLE ANSWER : English Turkish
olumlu cevap, beklenen karşılık, duyulmak istenen cevap
FAVORABLE BALANCE : English Turkish
pozitif satış dengesi
FAVORABLE CONDITIONS : English Turkish
uygun koşullar, müsait şartlar, avantajlı durumlar, uygun durum, elverişli şartlar
FAVORABLE CRITICISM : English Turkish
olumlu eleştiri, olumlu görüş, beğenerek genel bakış, faydalı geri besleme
FAVORABLE OPPORTUNITY : English Turkish
uygun fırsat, müsait fırsat
FAVORABLE TURN : English Turkish
daha iyisi ile değiştirmek, avantajlı gelişme, umut verici değişiklik
FAVORABLENESS : English Turkish
n. olumluluk, pozitif olma; cana yakınlık, uygunluk, benzerlik; yararına olma, çıkar, fayda, kazanç
FAVORABLY : English Turkish
adv. uygun olarak, hoşnutlukla
FAVORED : English Turkish
adj. ayrıcalıklı, özellikli, avantajlı, kayırılan
FAVORED DATE : English Turkish
tercih edilen tarih, avantajlı tarih, diğerlerine göre öncelikle tercih edilen tarih
FAVORER : English Turkish
n. iyilik eden kimse, yardımda bulunan kimse; iyikalplilikle veya arkadaşlıkla saygı duyan ve takdir eden kimse; zenginlik ve başarıyı geliştirmeye yardımcı olan veya destekleyip yardım eden kimse; iyiliksever, başkasının iyiliğini isteyen (ayrıca favourer)
FAVORITE : English Turkish
n. favori, gözde, sevgili
FAVORITE : English Turkish
adj. favori, gözde
FAVORITISM : English Turkish
n. adam kayırma, taraf tutma, iltimas
FAVORLESS : English Turkish
adj. tercih edilmeyen, favori olmayan; müsait olmayan, elverişli olmayan; elverişsiz, olumsuz, sakıncalı, avantajlı olmayan, müsait olmayan (ayrıca favourless)
FAVOUR : English Turkish
n. lütuf, iyilik, yardım, sevilme, beğenilme, hediye (sürpriz), ayrıcalık, koruma, iltimas, kayırma, taraftarlık
FAVOUR : English Turkish
n. şeref nişanı
FAVOUR : English Turkish
v. dikkat göstermek, benzemek, iyilik etmek, şereflendirmek, yardımda bulunmak, kayırmak, tutmak, desteklemek, kabul etmek
FAVOURABLE : English Turkish
adj. iyi niyetli, olumlu, elverişli, uygun, faydalı, avantajlı, tatminkâr, lehte, taraftar
FAVOURABLY : English Turkish
adv. uygun olarak, hoşnutlulukla
FAVOURED : English Turkish
adj. ayrıcalıklı, özellikli, avantajlı, kayırılan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani