English
FIGHTIN BLUE HENS : English Turkish
Fightin Blue Hens, Delaware Üniversitesi spor takımının ismi (ABD)
FIGHTING : English Turkish
adj. savaşçı, savaşan, mücâdeleye hazır, savaş
FIGHTING : English Turkish
n. savaş, mücâdele, kavga
FIGHTING CHANCE : English Turkish
uğraşarak elde edilen gerçek başarı şansı
FIGHTING COCK : English Turkish
horoz dövüşü
FIGHTING ECHELON : English Turkish
ön cephe askerleri, birinci hat askerleri, savaşa direk olarak katılan askerler
FIGHTING FRENCH : English Turkish
Fransız Direnişçiler, II. Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı çıkan, General De Gaulle'un emri altında olan Fransız güçler
FIGHTING IRISH : English Turkish
Fighting Irish, Notre Dame Üniversitesi'nde spor takımlarının ismi (ABD)
FIGHTING MEN : English Turkish
askerler, savaşçılar
FIGHTING SPIRIT : English Turkish
savaşçı ruhu, savaş ruhu
FIGHTS FOR HIS RIGHTS : English Turkish
hakları için savaşan, ona ait olanları almak için mücadele eden, haklarını elde etmek için çabalayan
FIGHTS HIS WAY THROUGH LIFE : English Turkish
hayatı boyunca birşeyler için mücadele eden, hayatta herşey için çok çalışması gereken; çevresindeki herkesle tartışan
FIGMENT : English Turkish
n. hayal ürünü, uydurma
FIGMENT OF THE IMAGINATION : English Turkish
hayal ürünü
FIGURAL : English Turkish
adj. şekillerden oluşmuş olan, figürleri olan
FIGURANT : English Turkish
n. bale dansörü, figüran
FIGURANTE : English Turkish
n. bale dansözü, figüran (dişi)
FIGURATE : English Turkish
adj. biçimli [müz.]
FIGURATION : English Turkish
n. biçimlendirme, biçim, betimleme, süsleme
FIGURATIVE : English Turkish
adj. mecazi, mecazlı, süslü, sembolik, simgesel, betimsel
FIGURATIVE EXPRESSION : English Turkish
n. mecaz
FIGURATIVELY : English Turkish
adv. mecazi olarak
FIGURATIVENESS : English Turkish
n. sembolik olma vasfı, mecazi veya sembolik olma özelliği
FIGURE : English Turkish
n. şekil, vücut yapısı, endam, şahıs, şahsiyet, insan tasviri, figür, resim, desen, rakam, sayı, fiyat
FIGURE : English Turkish
v. şekillendirmek, resmetmek, tasvir etmek, desenlemek, süslemek, düşünmek, yeralmak, rol oynamak, anlamı olmak, ifade etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani