English
FOLKLORISM : English Turkish
n. halkbilim
FOLKLORIST : English Turkish
n. halk araştırmacısı, folklor araştırmacısı
FOLKLORISTIC : English Turkish
adj. folklora özgü, folklor ile ilgili
FOLKNIK : English Turkish
n. halk müziği icracısı; halk müziği severi
FOLKS : English Turkish
n. ev halkı, insanlar, arkadaşlar, yakınlar
FOLKSONG : English Turkish
n. halk müziği, türkü, bir ülke halkının içinden kaynaklanan ve nesilden nesile aktarılan şarkı (genellikle sözlü olarak aktarılan)
FOLKSY : English Turkish
adj. teklifsiz, samimi, geleneksel, halk tipi, köy işi
FOLKTALE : English Turkish
n. bir insanın nesilden nesile aktarılan geleneksel batıl inancı veya hikayesi
FOLKWAY : English Turkish
n. bir grubun üyelerinin kültürlerinin bir parçası olarak paylaştıkları gelenek uygulama veya hayat tarzı
FOLKWAYS : English Turkish
n. insan grupları içerisinde doğal olarak geliştirilmiş gelenekler ve yaşam biçimleri (Sosyoloji)
FOLL : English Turkish
izleyen, takip eden, müteakip
FOLLICLE : English Turkish
n. folikül, bezcik, saç kökü, tek hücreli meyve
FOLLICLE-STIMULATING HORMONE : English Turkish
(Tıp) hipofiz bezi tarafından salgılanan seks hormonu (kadınlarda yumurtalık foliküllerinin olgunlaşmasını, endometrial büyümeyi, ve östrojen üretimini uyaran; erkeklerde sperm üretimini uyaran), FSH
FOLLICULAR : English Turkish
adj. küçük bir kesecik veya salgı bezine ilişkin (Anatomi)
FOLLICULATE : English Turkish
adj. foliküle ilişkin, küçük bir kesecik veya salgı bezi ile alakalı
FOLLICULATED : English Turkish
adj. (Anatomi) foliküle benzeyen; folikülle alakalı; folikül içeren
FOLLICULIN : English Turkish
n. östrojen hormonu
FOLLICULITIS : English Turkish
n. berber uyuzu, tinea barbae, vücudun derisindeki heryerde ortaya çıkan ama özellikle yüz ve ensedeki kıl folikülleri iltahaplanması (mantarsal bir enfeksiyonun sebep olduğu, traş olma)
FOLLIES : English Turkish
n. revü
FOLLOW : English Turkish
v. izlemek, takip etmek, uymak, dinlemek, sürdürmek, sonra gelmek, sonucu olmak, dolayı olmak
FOLLOW : English Turkish
n. bilardoda bir vuruş
FOLLOW ABOUT : English Turkish
v. peşini bırakmamak, peşine takılmak
FOLLOW ADVICE : English Turkish
tavsiyeye uymak, nasihati dikkate almak, öğütü dinlemek
FOLLOW IN SMB.'S WAKE : English Turkish
izinden gitmek, izlemek, takip etmek, yolunda olmak, dümen suyundan gitmek
FOLLOW IN SOMEONE'S FOOTSTEPS : English Turkish
irinin adımlarını takip etmek, birisinin ayak izini takip etmek, öncekinin yaptığı gibi yapmak, birilerine özenmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani