English
FOLLOWED BLINDLY : English Turkish
kökü körüne takip edilmiş, soru sorulmamış, sorgusuz sualsiz kabul edilmiş
FOLLOWED HIM : English Turkish
onun izini sürmüş, onu takip etmiş, onu izlemiş, onu gölge gibi takip etmiş; onun arkasından gitmiş
FOLLOWED HIM LIKE A DOG : English Turkish
onu köpek gibi takip eden, onu bir an bile yanlız bırakmamış, aşırı derecede sadık ve itaatkar
FOLLOWED HIS CONSCIENCE : English Turkish
vicdanını takip etmiş, vicdanı tarafından yönlendirilmiş
FOLLOWED HIS EXAMPLE : English Turkish
onun örneğini takip etmiş, örneği tarafından rehberlik edilmiş
FOLLOWED IN HIS FOOTSTEPS : English Turkish
onun adımlarını takip etmiş, onun izinden gitmiş, onun planını tamamlamak için yola koyulmuş
FOLLOWED IT TO THE LETTER : English Turkish
harfi harfine uymuş, harfiyen riayet etmiş, tam ve mükemmel bir şekilde talimatları takip etmiş, onun i'lerini noktalamış ve t'lerinin çizgisini çekmiş
FOLLOWED SUIT : English Turkish
diğerinin örneğini takip etmiş
FOLLOWED THE RULES : English Turkish
kuralları takip etmiş, düzenlemelere uymuş
FOLLOWER : English Turkish
n. taraftar, hayran, mürit, takipçi, havari, peyk, yandaş, hizmetli, baskıcı
FOLLOWETH : English Turkish
v. takip etmek, arkasından gitmek, uymak, itaat etmek (Arkaik)
FOLLOWING : English Turkish
n. taraftarlar, hayran kitlesi, izleme
FOLLOWING : English Turkish
adj. izleyen, sonra gelen, ertesi, sonraki, müteakip
FOLLOWING : English Turkish
prep. sonra, ardından
FOLLOWING OUR CONVERSATION : English Turkish
prep. konuşmamızı takiben
FOLLOWS HIM BLINDLY : English Turkish
körü körüne onu takip eden, soru sormadan takip eden, sorgusuz sualsiz onun otoritesini kabul eden
FOLLOWUP : English Turkish
n. karşılık, cevap, yanıt, bir tartışma grubunda daha önceki bir başlığa atıfta bulunan konu; daha önceki tedavilerin etkilerini ve gelişmeleri izlemek için bağlantıyı devam ettirme, önceki çalışmayı takip eden çalışma
FOLLY : English Turkish
n. aptalca davranış, aptallık, çılgınlık, delilik, dekor için yapılmış yapı
FOMENT : English Turkish
v. sıcak kompres yapmak, kışkırtmak, fesat çıkarmak
FOMENTATION : English Turkish
n. sıcak kompres, kışkırtma, tahrik
FOMENTED A REVOLUTION : English Turkish
ir ihtilali kışkırtmış, bir ayaklanmayı başlatmış
FOMENTED THE MUTINY : English Turkish
ir isyanı desteklemiş, bir isyanı tahrik etmiş
FOMENTER : English Turkish
n. kışkırtıcı, tahrikçi, hizipçi
FOMITES : English Turkish
n. mikrop yuvaları, hastalık yayan mikrop ve virüsleri toplayıp transfer eden şey (kıyafetler, kağıtlar, vb.)
FOND : English Turkish
adj. düşkün, seven, aşırı, abartılı, pervasız
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani