English
FOOLS PARADISE : English Turkish
aptallar cenneti, enayiler cenneti, aldatıcı mutluluk veya barış durumu, yanlış inanışlar veya önemsememeye dayalı mutluluk
FOOLS RUSH IN : English Turkish
aptallar paldır küldür içeri dalar, akılsız insanlar genellikle pervasız ve düşüncesizdir
FOOLS RUSH IN WHERE ANGELS FEAR TO TREAD : English Turkish
meleklerin ayak basmaya korktuğu yerlere aptallar paldır küldür dalar, akılsız insanlar genellikle pervasız ve düşüncesizdir
FOOLSCAP : English Turkish
n. büyük boy kâğıt
FOOT : English Turkish
n. ayak, adım, dip, etek (dağ), piyade, piyade birliği, uyak
FOOT : English Turkish
v. ödemek, hesaplamak, çıkarmak, ayak kısmını örmek
FOOT AND MOUTH DISEASE : English Turkish
şap hastalığı
FOOT BINDING : English Turkish
ir genç kızın ayak parmaklarının ayağı altına kıvrılarak ayağın çok fazla büyümesine engel olmak için ketenle sıkıca bağlandığı Çin kültürü uygulaması (1911'de kaldırıldı)
FOOT BRAKE : English Turkish
ayak freni
FOOT CREAM : English Turkish
ayaklar için tıbbi merhem
FOOT DRAGGING : English Turkish
ayak direme, kasıtlı olarak durdurma veya geciktirme, kasıtlı olarak yavaş hareket etme veya çalışma eylemi
FOOT DRILL : English Turkish
askeri eğitim
FOOT FAULT : English Turkish
oyunda hata (tenis)
FOOT IN THE DOOR : English Turkish
satıcı insanlar tarafından kapıların yüzlerine çarpılmasını veya kapatılmasını önlemek için kullanılan metod; beğenilen bir şeye katılmak veya denemek
FOOT IT : English Turkish
yaya gitmek, yürüyerek gitmek, tepmek, dans etmek
FOOT OF A MOUNTAIN : English Turkish
dağın ayağı, bir tepe veya dağın altı veya dip kısmı
FOOT OPERATED : English Turkish
adj. ayakla çalışan
FOOT PASSENGER : English Turkish
yaya yolcu
FOOT POOLS : English Turkish
n. spor toto
FOOT PUMP : English Turkish
ayakla çalıştırılan pompa veya tulumba
FOOT RULE : English Turkish
ayar, cetvel, ölçü
FOOT SOLDIER : English Turkish
piyade, yer çatışmalarında savaşan asker
FOOT SUPPORT : English Turkish
ayağa destek sağlayan ortopedik alet
FOOT THE BILL : English Turkish
hesabı ödemek, parasını vermek
FOOT UP : English Turkish
v. hesaplamak, çıkarmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani