English
FOOTNOTED : English Turkish
adj. dipnot içeren, dipnot konulmuş (bir teks hakkında)
FOOTPACE : English Turkish
n. adımlayarak yürüme; kürsü, podyum, yükseltilmiş platform
FOOTPAD : English Turkish
n. haydut, yaya dolaşan haydut
FOOTPATH : English Turkish
n. kaldırım, patika, keçi yolu
FOOTPLATE : English Turkish
n. makinayı çalıştırırken çalışanın üzerinde durduğu özel platform veya alan
FOOTPRINT : English Turkish
n. ayak izi, iz
FOOTPRINTS ON THE SANDS OF TIME : English Turkish
n. zamanın kumları üzerindeki ayakizleri, önemli insanların tarihte bıraktıkları izleri belirtmek için kullanılan ifade
FOOTRACE : English Turkish
n. koşu, yaya yarışı
FOOTREST : English Turkish
n. ayak dayayacak yer
FOOTS : English Turkish
n. telve, tortu, posa
FOOTSCRAPER : English Turkish
n. eve girmeden önce ayakkabıların altındaki çamuru temizlemek için kullanılan ve eşiğe konulan metal çubuk
FOOTSIE : English Turkish
n. ayağa dokunarak yapılan gizli oynaşma (masa altından); kurnazca veya dolambaçlı bir şeklide işbirliği yapma; (Gayrı resmi) ayak (çocuklar tarafından kullanılan veya genç çocuklara gitap ederken)
FOOTSLOG : English Turkish
v. ağır bir şekilde ve büyük efor sarfederek yürümek
FOOTSLOG : English Turkish
n. uzun ve tüketici yürüyüş
FOOTSORE : English Turkish
adj. ayakları ağrımış, ayakları şişmiş
FOOTSORENESS : English Turkish
n. ayaklardaki ağrı veya hassasiyet
FOOTSTALK : English Turkish
n. çiçek sapı, sap, yaprak sapı, sapçık; bazı deniz hayvanlarını diğer nesnelere tutturan sap
FOOTSTEP : English Turkish
n. adım, ayak sesi, basamak
FOOTSTEPS : English Turkish
n. ayakizleri; ayaklarla yapılan ses; yürüyen ayak sesi
FOOTSTOOL : English Turkish
n. ayak iskemlesi, tabure
FOOTSURE : English Turkish
adj. tökezleme veya sendelemeye benzemeyen, düşüşten sorumlu değil, sendelemekten veya tökezlemekten sorumlu değil
FOOTSY : English Turkish
n. footsie, ayağa dokunarak yapılan gizli oynaşma (masa altından); kurnazca veya dolambaçlı bir şeklide işbirliği yapma; (Gayrı resmi) ayak (çocuklar tarafından kullanılan veya genç çocuklara gitap ederken)
FOOTWAY : English Turkish
n. kaldırım, yaya geçidi
FOOTWEAR : English Turkish
n. ayak giyecekleri, ayakkabı, çorap
FOOTWORK : English Turkish
n. ayak hakimiyeti [spor.], ayak işi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani