English
GANTLET : English Turkish
n. eldiven (iş), zırh eldiveni, düelloya davet için yere atılan eldiven
GANTRY : English Turkish
n. rampa, kızak, fıçı kızağı, makas köprüsü (tren)
GANTRY BRIDGE : English Turkish
n. vinç kızağı
GANTRY CRANE : English Turkish
vinç (seyyar)
GANTRY SCAFFOLD : English Turkish
n. rampa
GANTT : English Turkish
n. Gantt, soyadı; güney karolina'da bir kasaba (ABD); Alabama'da bir kasaba (ABD)
GANTT CHART : English Turkish
Gantt şeması, proje planlama ve takip etmek için kullanılan diyagram
GANYMEDE : English Turkish
Ganymede, Zeus tarafından kaçırılan ve tanrıların sakisi olmak için Olympos Dağı'na götürülen Truvalı genç adam (Yunan Mitolojisi); Jüpiter gezegeninin en büyük uydusu (Astronomi)
GANYMEDE : English Turkish
n. ganimedes [mit.], ganimedes [astr.], tanrılara içki sunan saki [mit.], jüpiter'in en büyük uydusu [astr.]
GAO : English Turkish
Genel Muhasebe dairesi, Kongre ve diğer devlet organlarına yardımcı olan denetleme ve muhasebe dairesi (ABD)
GAOL : English Turkish
n. hapishane, hapis, kodes
GAOLBIRD : English Turkish
n. hapishane kuşu
GAOLER : English Turkish
n. gardiyan, zindancı
GAON : English Turkish
n. Gaon, 6'ncı yüzyıldan 11'nci yüzyıla kadar Yahudi akademilerinin başkanlarına verilen onursal ünvan (Babilistan, Suriye ve Filistin'de); zeki Yahudi bilim adamı
GAON OF VILNA : English Turkish
n. Vilna Gaon, Elijah ben Solomon (
1797), 18'nci yüzyılda önemli Yahudi ruhani lider ve bilginlerden biri, Hasidizm'e karşı çıkanlardan biri
GAONIC : English Turkish
adj. Gaonik, Geonim'e özgü ya da onunla ilgili olan; Geonim zamanı (6'ncı yüzyıldan 11'nci yüzyıla kadar Yahudi akademilerinin başkanları)
GAONIC PERIOD : English Turkish
Gaonik Dönem, Milattan Sonra 6'ncı yüzyıldan 11'nci yüzyıla kadar olan dönem
GAONIM : English Turkish
n. gaonim, Babil’den gelen antik Yahudi bilgeleri
GAP : English Turkish
n. Gap, Kaliforniya merkezli Amerikan şirketi, perakende kıyafet mağazalar zinciri işletmecisi (Gap, Muz Cumhuriyeti ve eski Donanma)
GAP : English Turkish
n. boşluk, aralık, açıklık, geçit, ara, ayrılık, uçurum, fark
GAP BRIDGING : English Turkish
uçurumları birleştirme, farklılıkları aşma, uzlaşmaya varma
GAP IN ONE'S EDUCATION : English Turkish
ir kimsenin eğitimindeki açık, bir kimsenin eğitimindeki boşluk, bir kimsenin eğitimindeki uyumsuzluk
GAPE : English Turkish
n. ağzı açık kalma, bakakalma, hayret, şaşkınlık, esneme, açık kalma
GAPE : English Turkish
v. ağzı açık kalmak, bakakalmak, şaşkın şaşkın bakmak, esnemek, açılmak
GAPER : English Turkish
n. şaşkınlıktan ağzı açık olan kimse, açık ağızla bakakalan kimse; esneyen kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani