English
GULF OF SUEZ : English Turkish
Süveyş Körfezi, Kızıl Denizi’nin Mısır ve Sina Yarımadası arasında bulunan kolu
GULF OF TONKIN : English Turkish
Tonkin Körfezi, kuzey Çin Denizi'nin kuzeybatı bölümünde bulunan körfez, ABD'nin Vietnam Savaşı'na dahil olmasıyla sonuçlanan Kuzey Vietnamlıların ABD savaş gemilerine saldırdıkları yer
GULF OF TONKIN RESOLUTION : English Turkish
Tonkin Körfezi Kararnamesi, 1964'te Cumhurbaşkanı Lyndon B. Johnson'ın Amerikan birliklerini Vietnam Savaşı'na dahil etmesine izin veren Kongre kararnamesi
GULF STREAM : English Turkish
Gulf Stream, Meksika'dan Avrupa'ya akan ve geçtiği bölgelerin iklimini etkileyen Atlantik Okyanusu'nda su kütlesi
GULF WAR : English Turkish
Körfez Savaşı, Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinin sonucu olarak İngiliz ve ABD Güçleri’nin 1991'de Irak'a açtığı savaş; Amerikalıların Irak'ı işgal ettikleri ABD ve İngiliz güçlerinin 2003'te Irak'a karşı açtıkları savaş (Saddam Hüseyin yakalanmış ve iki oğlu da öldürülmüştür)
GULF WAR 2 : English Turkish
İkinci Körfez Savaşı, Irak’ın Özgürlüğü Operasyonu, Irak’ı yasadışı silah saklamasından dolayı silahsızlandırmak ve ülkeyi Saddam Hüseyin rejiminden kurtarmak amacıyla Mart 2003’te Amerikan ve müttefik güçler tarafından gerçekleştirilen askeri operasyon
GULFLIKE : English Turkish
adj. körfez gibi, körfeze benzeyen; derin yarığa benzeyen
GULFY : English Turkish
adj. girdaplı, çok sayıda körfezi veya girdabı olan
GULL : English Turkish
n. martı, saf, enayi, aldanan kimse
GULL : English Turkish
v. aldatmak, dolandırmak, kandırarak almak
GULLAH : English Turkish
n. Gullah, Güney Carolina’nın kıyı bölgesinde ve kuzeydoğu Florida'da yaşayan zenci Amerikalı halk (ABD)
GULLAH : English Turkish
n. Gullah dili, Gullah halkı tarafından konuşulan dil
GULLET : English Turkish
n. boğaz, gırtlak, geçit, kanal
GULLIBILITY : English Turkish
n. kanma, saflık, enayilik
GULLIBLE : English Turkish
adj. saf, kolay aldanan, salak, bön
GULLIBLE PERSON : English Turkish
saf kimse, kolayca aldatılabilen kimse
GULLIBLY : English Turkish
adv. temiz yüreklilikle, safça, her şeye inanarak, kuşkusuzca
GULLIVER : English Turkish
n. Lemuel Gulliver, "Guliver'in Gezileri" romanında ana karakter (1726'da Jonathan Swift tarafından yazılmıştır)
GULLIVER INTERNATIONAL CO., LTD. : English Turkish
n. Gulliver International Ltd.Şti., Açık artırma veya “Dolphinet” web sitesi aracılığı ile satmadan önce arabaları sadece bir hafta elinde tutan eşsiz iş modeli geliştirmiş olan Japonya’nın en büyük ikinci el araba satıcısı ( geleneksel sergi salonlarının aksine)
araba ticareti ile ilgili olan diğer işletmeler
GULLIVER'S TRAVELS : English Turkish
n. Guliver'in Gezileri, Jonathan Swift tarafından yazılan sosyo-politik hiciv (18'nci yüzyıl İngiliz yazarı)
GULLY : English Turkish
n. dere, sel yatağı, suyolu, oluk, kanal, çukur
GULLY DRAIN : English Turkish
n. suyolu, oluk, kanalizasyon, çukur
GULLY DRAIN HOLE : English Turkish
n. lâğım ağzı, kanal ağzı
GULOSE : English Turkish
n. guloz, suni şeker
GULOSITY : English Turkish
n. oburluk, açgözlülük, aşırı derecede olan yeme içme eğilimi; açgözlülük; doymama; doyumsuz iştah (iş, para, vs. hakkında)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani