English
HAMULUS : English Turkish
n. kemik ucu kancası
HAMZA : English Turkish
n. hemze, gırtlak ünsüzünü belirtmede Arap imlasında kullanılan bir Arap işareti (İngilizcede genellikle kesme işareti ile belirtilir)
HAN : English Turkish
n. Han, Çin'in sınırlarını birleştiren ve genişleten ayrıca edebiyat ve sanatı destekleyen M.Ö. 206 ve Milattan sonra 220 yılları arasında sürekli olarak yöneten eski Çin hanedanı; genel olarak Çin halkı; orta Çin'de bir nehir; Çin'de geliştirilen ideogramlara verilen toplu isim (Çinliler, Japonlar ve Koreliler tarafından kullanılan); soyadı; kadın ismi
HAN'T : English Turkish
uğrak yeri, hayaletlerin uğradığı veya iskan ettiği yer; sık sık ziyaret edilen yer (çoğunlukla Güney Amerika Birleşik Devletlerinde kullanılır)
HANAMICHI : English Turkish
n. Hanamichi, (Japonca) "Çiçek Yolu", Japon Kabuki oyuncularının sahneye ulaşmak için kullandıkları yürüme yolu
HANAN : English Turkish
n. Hanan, erkek ismi (İbranice)
HANAPER : English Turkish
n. belgelik, belgelerin muhafaza edildiği hasır kutu
HANCOCK : English Turkish
n. Hancock, soyadı; John Hancock (
1793), ABD devlet adamı, Bağımsızlık Bildirisi'nin ilk okuyucusu
HAND : English Turkish
iyi günler, iyi gün, hayırlı işler dilerim (İnternet argosu)
HAND : English Turkish
n. el, parti, yardım, pay, parmak, ustalık, yetenek, usta, kurt, ibre, akrep, yelkovan, taraf, demet, salkım, hevenk, alkış, evlilik sözü
HAND : English Turkish
v. vermek, uzatmak, yardım etmek
HAND : English Turkish
adj. el
HAND AND FOOT : English Turkish
elini ayağını oynatamayacak şekilde, el pençe divan
HAND AND GLOVE : English Turkish
sıkı fıkı, samimi, yakın ilişki içinde birlikte çalışma
HAND AROUND : English Turkish
v. elden ele geçirmek
HAND BACK : English Turkish
geri vermek
HAND BRAKE : English Turkish
el freni
HAND BREADTH : English Turkish
ir el eninde ölçü, el genişliği, küçük ölçü birimi
HAND CREAM : English Turkish
el kremi
HAND DOWN : English Turkish
miras bırakmak, bırakmak, devretmek, aşağıya kadar uğurlamak, karar vermek, kararı bildirmek
HAND DRILL : English Turkish
el matkabı, delik açmak için elle tutularak çalıştırılan alet
HAND GRENADE : English Turkish
el bombası
HAND HELD : English Turkish
elde taşınabilen, el
HAND IN : English Turkish
el ele
HAND IN HAND : English Turkish
el ele, elleri tutarak, birbirlerinin elini tutarak; yakın ilişkide
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani