Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HANDHOLD : English Turkish

n. sap, kulp, tutacak

HANDICAP : English Turkish

n. engel, mahzur, elverişsiz durum, handikap, yetersizlik, özür

HANDICAP : English Turkish

v. engel koymak, engel olmak, ket vurmak

HANDICAPPED : English Turkish

adj. özürlü, sakat, yetersiz

HANDICAPPER : English Turkish

n. handikapör, dezavantajları belirleyen kimse, avantajları belirleyen kimse (Spor)

HANDICRAFT : English Turkish

n. el işi, el sanatı, el becerisi, el emeği göz nuru

HANDICRAFTS FAIR : English Turkish

el sanatları sergisi, elle yapılan ürünlerin gösterişe ve satışa sunulduğu pazar

HANDICRAFTSMAN : English Turkish

n. esnaf

HANDILY : English Turkish

adv. ustalıkla, ustaca; rahatça; kolayca, zorlanmadan

HANDINESS : English Turkish

n. beceriklilik, el yatkınlığı, ustalık, uygunluk, fayda

HANDING DOWN A LEGACY : English Turkish

miras bırakma, bir nesilden diğerine mirası aktarma; vasiyet yoluyla malı başkasına verme

HANDING OVER : English Turkish

n. teslim, teslim etme

HANDIWORK : English Turkish

n. el işi, iş, eser, işleme, yapıt

HANDJOB : English Turkish

n. $WI_CONJ:"193"

HANDKERCHIEF : English Turkish

n. mendil

HANDLE : English Turkish

n. sap, kulp, kol, kabza, vesile, tutacak, yol, olanak, imkân, çıkar yol

HANDLE : English Turkish

v. ellemek, dokunmak, eline almak, idare etmek, kıvırmak, kullanmak, ele almak, işlemek, başa çıkmak, üstesinden gelmek, geçinmek, eğitmek, meşgul olmak, ele gelmek, yumuşacık olmak

HANDLE SMB. TACTFULLY : English Turkish

v. nabza göre şerbet vermek, suyuna gitmek

HANDLE SMB. WITH VELVET GLOVES : English Turkish

çok hassas davranmak

HANDLE WITH CARE : English Turkish

v. dikkatli tutun, dikkat edin

HANDLE WITH KID GLOVES : English Turkish

yumuşak davranmak, tatlılıkla idare etmek

HANDLE-BAR : English Turkish

yönelteç, bisikleti yönlendirmek için kullanılan önündeki çelik çubuk

HANDLEBAR : English Turkish

n. gidon

HANDLEBARS : English Turkish

n. gidon, bisiklet veya motosikletin önündeki bükülmüş çelik çubuk

HANDLED THE PRESSURE : English Turkish

üstesinden geldi, stresle başa çıktı, gerginliğin üstesinden geldi