Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HAVE A SHAVE : English Turkish

tıraş olmak

HAVE A SHIT : English Turkish

v. sıçmak, kaka yapmak

HAVE A SHORT FUSE : English Turkish

v. çabuk sinirlenmek, tepesi çok çabuk atmak

HAVE A SHORTLIVED VOGUE : English Turkish

modası çabuk geçmek

HAVE A SHOT : English Turkish

şansını denemek, bir denemek

HAVE A SHOT AT : English Turkish

ir şeyi denemek, girişimde bulunmak, çaba göstermek, denemek

HAVE A SHY AT : English Turkish

v. denemek, tecrübe etmek

HAVE A SING : English Turkish

v. şarkı söylemek

HAVE A SLACK : English Turkish

v. mola vermek

HAVE A SMATTERING OF ENGLISH : English Turkish

v. çat pat İngilizce konuşmak, az buçuk İngilizce bilmek

HAVE A SMOKE : English Turkish

sigara içmek

HAVE A SNACK : English Turkish

aperatif almak

HAVE A SNOOZE : English Turkish

v. şekerleme yapmak, kestirmek

HAVE A SORE THROAT : English Turkish

v. boğazı ağrımak

HAVE A SOUTHERN ASPECT : English Turkish

v. güney cepheli olmak, güneye bakmak

HAVE A SPITE AGAINST : English Turkish

v. kin gütmek, garezi olmak

HAVE A STAB AT : English Turkish

kalkışmak, denemek

HAVE A STAKE IN : English Turkish

v. çıkarı olmak, menfaati olmak

HAVE A STIFF NECK : English Turkish

v. boynu tutulmak

HAVE A STRANGLEHOLD ON SMB : English Turkish

v. boğazından yakalamak

HAVE A STRETCH : English Turkish

v. gerinmek

HAVE A STRONGHOLD ON THE MARKET : English Turkish

piyasada büyük bir yetkisi olmak, piyasayı denetlemek, alım ve satışı kontrol etmek

HAVE A STUFFY NOSE : English Turkish

v. burnu tıkanmak, burnu tıkalı olmak

HAVE A STUTTER : English Turkish

v. kekelemek, kekeme olmak

HAVE A SUIT MADE : English Turkish

v. elbise diktirmek, elbise yaptırmak