Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HAVE A GOOD LONG TALK : English Turkish

uzun uzun konuşmak

HAVE A GOOD MIND TO : English Turkish

aklına bir şey gelmek,
aklına koymak, niyetlenmek, istemek, ciddi bir şekilde düşünmek

HAVE A GOOD NIGHT : English Turkish

iyi uyumak

HAVE A GOOD PRESS : English Turkish

gazetelerde iyi bahsedilmek, gazetelerde iyi yazılmak, basında iyi sözedilmek

HAVE A GOOD SLEEP : English Turkish

iyi uyumak, uykusunu almak

HAVE A GOOD SPOT WITH THAT FIRM : English Turkish

firmada iyi bir yere sahip, şirkette iyi bir işi var

HAVE A GOOD TEMPER : English Turkish

v. iyi huylu olmak

HAVE A GOOD TIME : English Turkish

İyi eğlenceler

HAVE A GOOD TIME! : English Turkish

iyi eğlenceler! eğlenin!

HAVE A GOOD TRIP : English Turkish

hayırlı yolculuklar, harika bir yolculuk geçirmeniz dileğiyle, iyi yolculuklar

HAVE A GOOD WEEP : English Turkish

v. ağlayıp rahatlamak, iyice ağlamak

HAVE A GOSSIP : English Turkish

v. çene çalmak, hoşbeş etmek

HAVE A GRAND TIME : English Turkish

çok eğlenmek, fazlasıyla eğlenmek

HAVE A GRUDGE AGAINST : English Turkish

irine karşı kin beslemek, birine karşı öfke hissetmek, birine karşı antipati duymak

HAVE A GRUDGE AGAINST SMB : English Turkish

v. kin gütmek

HAVE A GUILTY CONSCIENCE : English Turkish

vicdan azabı çekmek, suçlu hissetmek, kendi kendini suçlamak, suçluluk veya pişmanlık duymak

HAVE A HAIRCUT : English Turkish

v. saçını kestirmek, saç traşı olmak

HAVE A HAND IN : English Turkish

parmağı olmak, bulaşmak

HAVE A HARD ON : English Turkish

n. kalkmak

HAVE A HEADACHE : English Turkish

v. başı ağrımak

HAVE A HEART : English Turkish

insaf, el insaf

HAVE A HEAVY HAND : English Turkish

eceriksiz, sakar, hantal; başkalarına sert bir şekilde davranmak

HAVE A HECTIC TIME : English Turkish

v. yoğun olmak, telaşlı olmak

HAVE A HIGH OPINION OF : English Turkish

önemsemek, değer vermek

HAVE A HISTORY : English Turkish

ir geçmişe sahip, kaydı var, geçmişi var