Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HAVE DESIGNS ON SOMEONE : English Turkish

irinde gözü olmak, biriyle cinsel ilişki yaşamayı arzulamak (örn:, "Tom’dan, eşinde gözü olabileceğinden şüphe duyuyor.” )

HAVE DEVIL : English Turkish

v. atılgan ve cesur olmak

HAVE DINNER : English Turkish

akşam yemeği yemek, yemek yemek

HAVE DONE : English Turkish

kes, sus

HAVE DONE WITH : English Turkish

v. bıkmak, usanmak, katlanamamak, artık istememek

HAVE DOUBTS ABOUT : English Turkish

v. şüphesi olmak, kuşku duymak

HAVE DOWN ON SMB : English Turkish

hoşlanmamak, gıcık olmak, bağlanmak

HAVE ENOUGH : English Turkish

v. gına gelmek

HAVE EYES AT THE BACK OF ONE'S HEAD : English Turkish

aşının arkasında gözleri olmak, her şeyi görebilen

HAVE FREE QUARTERS : English Turkish

v. kira ödemeden oturmak, bedava oturmak

HAVE FUN : English Turkish

eğlenmek

HAVE FUN! : English Turkish

eğlen! iyi eğlenceler!

HAVE GOOD LUNGS : English Turkish

güçlü bir sese sahip olmak, yüksek sesli olmak

HAVE GOT : English Turkish

sahip olmak, var (tekil), var (çoğul), var olma

HAVE GOT NO : English Turkish

sahip değil, yok (tekil), yok (çoğul), var olmayan

HAVE GREEN FINGERS : English Turkish

iyi çiçek yetiştirmek

HAVE GREEN THUMB : English Turkish

iyi çiçek yetiştirmek

HAVE HAD A BELLYFUL OF : English Turkish

illallah demek, bıkmak

HAVE HAD ENOUGH : English Turkish

yeterince sıktı, çileden çıkmak, sabrı kalmamak, bıkıp usanmak, bıkkınlık gelmek

HAVE HAD ONE'S CHIPS : English Turkish

alacağını almak, bütün fırsatı kullanmış olmak

HAVE HARD FEELINGS : English Turkish

kızgın olmak, sinir olmak, kırgın olmak, düşmanlık beslemek

HAVE HIS HEART IN HIS MOUTH : English Turkish

canı ağızına gelmek, gergin olmak, kormuş olmak

HAVE HIS HEART IN THE RIGHT PLACE : English Turkish

iyi yürekli olmak, iyi kalpli olmak, iyi niyetli olmak, iyi niyet göstermek

HAVE IN COMMON : English Turkish

v. benzer olmak, ortak, birlikte; başka biri veya birileri ile aynı şeyi paylaşmak; herkes tarafından

HAVE IN CONSTANT WEAR : English Turkish

v. sürekli giymek, yanından ayırmamak