Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HAYSEED : English Turkish

n. ot tohumu, köylü, hödük, ahmak

HAYSTACK : English Turkish

n. kuru ot yığını, sap yığını

HAYWARD : English Turkish

n. Hayward, soyadı; Kaliforniya'da bir şehir (ABD)

HAYWIRE : English Turkish

n. balya bağlama teli

HAYWIRE : English Turkish

adj. bozuk, karmakarışık, düzensiz, sapıtmış, üşütük

HAYWOOD : English Turkish

n. Haywood, erkek ismi; soyadı; Oklahoma'da bir kasaba (ABD); Virginia'da bir kasaba (ABD)

HAYYIM : English Turkish

n. Hayyim, erkek ismi (İbranice)

HAYYIM WEIZMANN : English Turkish

Hayyim Weizmann, (
1952) Rusya doğumlu İsrail bilim ve devlet adamı, İsrail devletinin birinci cumhurbaşkanı (
52)

HAZ/MAT : English Turkish

n. tehlikeli madde, tehlike teşkil eden madde, güvenlik önlemleri alınmadan bırakıldığı durumda yaşam ve çevre için tehlikeli olabilecek yanıcı yada zehirli madde

HAZA : English Turkish

n. Haza, Yahudi soyadı; Ofra Haza (
2000), İsrailli pop şarkıcısı ve şarkı yazarı

HAZAK HAZAK VENITHAZAK : English Turkish

Hazak Hazak Venithazak, (Musevilik) güçlendirileceğiz (Tevrat'ın beş kitabından birinin okunmasının sonunda nakledilen mısra)

HAZARD : English Turkish

n. risk, tehlike, şans, kumar, topu deliğe sokan vuruş

HAZARD : English Turkish

v. tehlikeye atmak, riske sokmak, riske girmek, tehlikeye maruz kalmak, söylemek

HAZARD LIGHT : English Turkish

tehlike ışığı, uyarı ışığı, tehlike gösteren fener

HAZARDLESS : English Turkish

adj. tehlikesiz, tehlike olmaması

HAZARDOUS : English Turkish

adj. tehlikeli, riskli, şüpheli, şansa bağlı

HAZARDOUS MATERIAL : English Turkish

tehlikeli materyal, tehlikeli madde, zehirli madde

HAZARDOUSLY : English Turkish

adv. tehlikeli olarak

HAZARDOUSNESS : English Turkish

n. tehlikelilik, tehlikeli olma durumu, tehlike, risk

HAZARDS : English Turkish

n. hava değişiklikleri, değişiklikler

HAZE : English Turkish

n. hafif sis, pus, sis, belirsizlik, bulanıklık, şüphe

HAZE : English Turkish

v. uğraşmak, canından bezdirmek, taciz etmek

HAZE WILL LIFT : English Turkish

elirsizlik kalkacak, sis kalkacak; çok yakında her şey açıklığa kavuşacak

HAZEL : English Turkish

n. fındık ağacı, elâ, açık kestane rengi

HAZEL GROUSE : English Turkish

n. dağ tavuğu, Avrupa’da yerli dağ tavuğu, orman tavuğu