English
HER : English Turkish
pron. onu, ona, onun, o, kendisi, kendine
HER DAYS ARE NUMBERED : English Turkish
onun günleri sayılı, o sonuna yaklaştı, muhtemelen yakında ölecek, ölümü yaklaştı
HER EX-HUSBAND : English Turkish
onun eski kocası (karısından boşanmış bir koca için kullanılır)
HER FACE FELL : English Turkish
yüzü düştü, suratı birden düştü, birden hayal kırıklığına uğramış göründü
HER FIANCE : English Turkish
onun nişanlısı (erkek), bir kadının evlenmek üzere nişanlandığı erkek
HER GRACE : English Turkish
majesteleri, bir düşese atfen kullanılan nezaket unvanı
HER GRACIOUS MAJESTY : English Turkish
Majesteleri, bir kraliçeye hitap ederken kullanılan hitap
HER GREAT BEAUTY : English Turkish
onun büyük güzelliği, onun baş döndüren güzelliği
HER HEART FAILED HER : English Turkish
kalbine yenik düştü, kalbinin çalışması durdu, kalbi onu düşürdü, kalbinin sağlıksızlığı yüzünden hastalandı
HER HEART WENT OUT TO HIM : English Turkish
yüreği ona gitti, onu istedi, onu arzuladı, onu çok özledi, burnunda tüttü
HER LADYSHIP : English Turkish
hanımefendileri
HER LATE MOTHER : English Turkish
onun rahmetli annesi, onun hayatta olmayan annesi, onun ölmüş annesi
HER MAJESTY : English Turkish
majesteleri
HER MAJESTY THE QUEEN : English Turkish
n. kraliçe majesteleri, II. Elizabeth, Kraliçe Elizabeth (1926 doğumlu, 1952 yılından beri Birleşik Krallık'ın Kraliçesi)
HER SWEETHEART : English Turkish
onun canının içi, onun sevgilisi, onun erkek arkadaşı, onun âşığı
HER WATER BROKE : English Turkish
onun suyu geldi, amniyotik membranı parçalandı ve rahminden suyu boşaldı (doğum sırasında veya öncesinde meydana gelir)
HERA : English Turkish
n. Hera, (Yunan Mitolojisi) Olimpos tanrılarının kraliçesi, Zeus'un karısı ve kız kardeşi aynı zamanda evlilik tanrıçası
HERACLES : English Turkish
n. Heracles, Herküles, büyük güç ve cesaret kahramanı (Klasik Mitolpoji); Euripides tarafından yazılan trajedi
HERACLITEAN : English Turkish
n. Heraklitus destekçisi, Heraklitus'un felsefesini izleyen ve destekleyen kimse
HERACLITEAN : English Turkish
adj. Heraklitus'e özgü, Heraklitus ya da onun felsefesiyle ilgili olan
HERACLITEANISM : English Turkish
n. Heraklitus felsefesi, değişmekte olan dünyada tek değişmezin us olduğunu belirten Hearklitus'un felsefi ilkesi
HERACLITUS : English Turkish
n. Heraklitus, (d.
470 BC) değişmekte olan dünyada tek değişmezin us olduğunu belirten Yunan filozof
HERALD : English Turkish
n. haberci, müjdeci, elçi, hanedan armacısı
HERALD : English Turkish
v. müjdelemek, haber vermek, bildirmek, yayınlamak, selamlamak, takdim etmek
HERALD IN : English Turkish
v. takdim etmek, geldiğini haber vermek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani