Multilingual Turkish Dictionary

English

English
IN THE MORNING : English Turkish

sabah, sabahleyin, sabahtan

IN THE NAME OF : English Turkish

adına, namına, aşkına

IN THE NAME OF GOD : English Turkish

Tanrı adına, Tanrı içinde, Tanrı aşkına, Tanrı onuruna

IN THE NAME OF THE LAW : English Turkish

kanun namına

IN THE NEAR FUTURE : English Turkish

yakın gelecekte, yakında, gelecek zamanda

IN THE NEGATIVE : English Turkish

negatif bir şekilde, olumsuz bir şekilde

IN THE NEIGHBORHOOD OF : English Turkish

civarında, dolaylarında, aşağı yukarı, yaklaşık olarak

IN THE NEXT WORLD : English Turkish

gelecek dünyada, gelecek hayatta, gelecek yaşamda, ölümden sonraki hayatta

IN THE NICK OF TIME : English Turkish

son anda, tam zamanında, ucu ucuna

IN THE NIGHT : English Turkish

adv. gece, geceleyin

IN THE NUDE : English Turkish

çıplak olarak, çırılçıplak

IN THE OFFING : English Turkish

enginlerde, olması yakın, eli kulağında

IN THE OPEN : English Turkish

açıkta, açık havada

IN THE OPEN AIR : English Turkish

açık havada

IN THE OPPOSITE DIRECTION : English Turkish

ters yönde, ters yöne doğru, diğer yöne doğru, aksi yöne doğru

IN THE ORIGINAL : English Turkish

orijinal biçiminde, ilk halinde, ilk şeklinde, orijinal versiyonunda

IN THE OVEN : English Turkish

fırında, fırının içinde, fırında pişiyor; hamile, çocuklu (Argo)

IN THE PAST : English Turkish

geçmişte

IN THE PAY OF : English Turkish

-sı için çalışıyor, tarafından ödeniyor

IN THE PERPENDICULAR : English Turkish

adv. dikine

IN THE PINK : English Turkish

turp gibi, sağlığı yerinde, çok sağlıklı, bomba gibi

IN THE PINK OF HEALTH : English Turkish

adj. formunda

IN THE PIPE LINE : English Turkish

yolda, bitmek üzere, geliştirme aşamasında

IN THE PIPELINE : English Turkish

yolda, eli kulağında; işlemde, üzerinde çalışılan, hazırlanmakta olan

IN THE PRESENCE OF : English Turkish

huzurunda, kucağında