Multilingual Turkish Dictionary

English

English
JEFF BEZOS : English Turkish

n. Jeff Bezos, (1964 doğumlu) Amazon şirketinin kurucusu ve genel müdürü (çevrimiçi İnternet kitabevi)

JEFF CRILLEY : English Turkish

n. Jeff Crilley, Amerika Birleşik Devletleri gazetecisi ve televizyon muhabiri, Emmy Ödülü sahibi muhabir

JEFF GOLDBLUM : English Turkish

n. Jeff Goldblum, (1952 doğumlu) "Vücut Çalıcılarının İstilası" ve "Jurassic Park" filmlerinde oynayan Amerikalı sinema oyuncusu

JEFF PAPOWS : English Turkish

Jeff Papows, Lotus yazılım şirketinin başkanı (IBM'in yan kuruluşu)

JEFFERSON : English Turkish

n. Jefferson, soyadı; erkek ismi; Thomas Jefferson (
1826), Amerikalı devlet adamı, Bağımsızlık Bildirgesi'nin yazarlarından biri, Amerika Birleşik Devletleri'nin 3'üncü cumhurbaşkanı (
1809)

JEFFERSON AIRPLANE : English Turkish

Jefferson Airplane, 1960'larda Amerikan saykodelik rock grubu

JEFFERSONIAN : English Turkish

n. Jefferson yandaşı, Thomas Jefferson'ı ya da onun siyasi doktrinlerini destekleyen kimse

JEFFERSONIAN : English Turkish

adj. Jefferson'a özgü, Thomas Jefferson'ın siyasi doktrinleriyle ilgili olan (Amerika Birleşik Devletleri'nin 3'üncü cumhurbaşkanı)

JEFFREY : English Turkish

n. Jeffrey, erkek ismi; soyadı; ender rastlanan kadın ismi

JEHAD : English Turkish

n. cihat, mücadele, bir şeye karşı yapılan mücadele; Müslümanlar tarafından İslam’a inanmayan kişilere yönelik yapılan kutsal savaş (genellikle "jihad" olarak yazılır)

JEHOVAH : English Turkish

n. Yehova

JEHOVAH'S WITNESS : English Turkish

Yehova Şahidi, Yehova Şahitleri isimli Hristiyan mezhebinin üyesi

JEHOVAH'S WITNESSES : English Turkish

yehova şahitleri

JEHU : English Turkish

n. arabacı, dikkatsiz arabacı

JEJUNAL : English Turkish

adj. jejunal, jejunum ile ilgili, ince bağırsağın orta kısmı ile ilgili (Anatomi)

JEJUNE : English Turkish

adj. yavan, gıdasız, verimsiz, çorak, basit

JEJUNECTOMY : English Turkish

n. jejunektomi, ince bağırsağın bir kısmının ameliyatla alınması (Cerrahi)

JEJUNENESS : English Turkish

n. besin değeri olmama niteliği; toyluk, tecrübesizlik; olgun olmama; gençlik, delikanlılık, çocukluk; gençlik; gelişmemiş olma; uysallık; sönüklük

JEJUNUM : English Turkish

n. ince bağırsağın üst kısmı

JEKYL AND HYDE : English Turkish

n. iki kişinin rolünü üstlenen kimse

LIKUD MOVEMENT : English Turkish

Likud hareketi, İsrail'de siyasi bir parti, sağcı siyasi parti

LIKUD PARTY : English Turkish

Likud partisi, "Heirut" ve the Bağımsız Liberal Parti'yide içeren sağcı kanat siyasi hareketi

LIKUD WHIP : English Turkish

Likud parti disiplini, Likud (İsrail'de siyasi bir parti) üyelerine hakim olma

LIL : English Turkish

ufak, küçük, minyatür

LILAC : English Turkish

n. leylak, leylak rengi, eflâtun