Multilingual Turkish Dictionary

English

English
INTERRELATIONSHIP : English Turkish

n. karşılıklı ilişki, karşılıklı bağımlılık, karşılıklı bağımlılık, karşılıklı münasebet, karşılıklı olma, karşılıklılık

INTERRELIGIOUS : English Turkish

adj. dinler arası, dinler arasında olan

INTERREX : English Turkish

n. bir ülkeyi krallar arası veya resmi yönetici olmayan dönemde yöneten kimse

INTERROBANG : English Turkish

n. yazılı materyalde soru işareti ve ünlem işaretinin kombinasyonu (bir açıklamanın aynı zamanda cevabı beklenmeyen soru ve ünlem olduğunu belirtmek için kullanılan)

INTERROGABLE : English Turkish

adj. sorgulanabilir, araştırılabilir, bilgi veya kanıt için sorgulanabilir

INTERROGATE : English Turkish

v. ifadesini almak, sorguya çekmek, soru sormak, sorgulamak

INTERROGATED : English Turkish

adj. ifadesi alınmış, sorgulanmış, araştırılmış

INTERROGATION : English Turkish

n. soru sorma, sorgu, soru

INTERROGATION MARK : English Turkish

soru işareti

INTERROGATION OFFICER : English Turkish

n. sorgu memuru

INTERROGATIONAL : English Turkish

adj. soruşturma ile ilgili, araştırma ile ilgili, sorgulamayla ilgili, sorgu ile ilgili; soru ifade eden

INTERROGATIVE : English Turkish

n. soru zamiri

INTERROGATIVE : English Turkish

adj. soru, soru soran, sorgu

INTERROGATIVE PRONOUN : English Turkish

soru zamiri

INTERROGATIVE SENTENCE : English Turkish

soru cümlesi, soru soran cümle (Gramer)

INTERROGATIVELY : English Turkish

adv. soru belirten bir biçimde, soru şeklinde; soru ifade eden bir şekilde

INTERROGATOR : English Turkish

n. soru soran kimse, sorgulayan kimse, sorgu yargıcı, gensoru veren kimse

INTERROGATORILY : English Turkish

adv. sorgulama ile, soru sorma ile, sorguya çekerek

INTERROGATORY : English Turkish

n. soru

INTERROGATORY : English Turkish

adj. soru ifade eden, soru türünden

INTERROGEE : English Turkish

n. sorgulanan kimse, sorguya çekilen kimse, ifadesi alınan kimse

INTERRUPT : English Turkish

v. söze karışmak, sözünü kesmek, kesmek, ara vermek, sekte vurmak, yarıda kesmek, kapatmak (görüntü)

INTERRUPT A CONVERSATION : English Turkish

ir konuşmayı kesmek, bir tartışmayı kesmek, bir tartışmayı durdurmak

INTERRUPT AN ELECTRIC CURRENT : English Turkish

elektrik akımını kesmek, elektrik akımı akışını durdurmak

INTERRUPT REQUEST : English Turkish

kesme isteği, donanım aygıtının işlemci ile iletişim kurmasına izin veren yöneltme (Bilgisayar)