Multilingual Turkish Dictionary

English

English
JUGGINS : English Turkish

n. budala, saf

JUGGLE : English Turkish

v. hokkabazlık yapmak, topları havaya atıp tutmak, oynama yapmak, oynamak, yer değiştirmek, dengelemek

JUGGLE THE ACCOUNTS : English Turkish

v. hesaplarda oynama yapmak

JUGGLE WITH : English Turkish

oynama yapmak, değiştirmek

JUGGLER : English Turkish

n. hokkabaz, hilebaz

JUGGLERY : English Turkish

n. hokkabazlık, hilebazlık, dolandırıcılık

JUGGLING : English Turkish

n. jonglörlük, aynı anda birkaç obje atma ve yakalama; hokkabazlık yapma; dürüst olmayan amaç için üçkağıtçılık yapma; aldatıcı izlenim vermek için eşyaları yeniden düzenlemeye çalışma

JUGGLINGLY : English Turkish

adv. hokkabaz bir şekilde, aldatıcı bir şekilde, çıkarcı bir şekilde

JUGLANS : English Turkish

n. adi ceviz, bir çeşit faydalı ceviz ağcı

JUGOSLAVIA : English Turkish

n. Yugoslavya, Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetlerinden oluşan güneydoğu Avrupa ülkesi (daha önce Bosna, Hırvatistan, Makedonya ve Slovenya’yı dahil eden)

JUGOSLAVIAN : English Turkish

adj. Yugoslavya’ya özgü, Yugoslavya’ya ait (birkaç aynı ülkelere dağılan güneydoğu Avrupa’da eski cumhuriyet )

JUGOSLAVIAN : English Turkish

n. Yugoslavyalı, Yugoslavya vatandaşı (Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetlerinden oluşan güneydoğu Avrupa ‘da bir federasyon)

JUGULAR : English Turkish

n. şahdamarı

JUGULAR : English Turkish

adj. boyun, boğaz

JUGULAR VEIN : English Turkish

n. şahdamarı

JUGULATE : English Turkish

v. boğmak, önlemek, durdurmak

JUGUM : English Turkish

n. jugum, bazı böceklerin kanatlarının alt kısmındaki bölüm (Entomoloji)

JUICE : English Turkish

n. meyve suyu, özsu, su, salgı, elektrik, benzin, içki

JUICE EXTRACTOR : English Turkish

meyve sıkacağı, sıkacak, meyve ve sebzelerin suyunu çıkaran alet

JUICED : English Turkish

adj. suyu çıkarılmış, sıkılmış

JUICELESS : English Turkish

adj. suyu olmayan, kuru, özsuyu olmayan

JUICER : English Turkish

n. meyve sıkacağı, meyve ve sebzelerin suyunu çıkaran alet

JUICILY : English Turkish

adv. kârlı bir şekilde, kazançla, iyi; sansasyonel bir şekilde, iftiracı bir şekilde

JUICINESS : English Turkish

n. sululuk

JUICY : English Turkish

adj. sulu, cıvık, özlü, çekici, ilginç, ağız sulandırıcı, kârlı