English
JUVENILE OFFENDER : English Turkish
çocuk suçlu
JUVENILE WATER : English Turkish
n. (Jeoloji) jüvenil su, magma suyu, magmatik kayaların yükselme hareketiyle yer yüzeyine çok derinden getirilen su; volkanik patlamalarla birlikte ortaya çıkan buhar
JUVENILIA : English Turkish
n. sanatçının gençlik dönemi eserleri, gençlere yönelik yapıtlar
JUVENILISE : English Turkish
v. gençliğe ait yapmak; olgunlaşmamış hale getirmek; çocuklara uygun yapmak; çocuklara daha cazip gelmesini sağlamak (ayrıca juvenilize)
JUVENILITY : English Turkish
n. gençlik, çocukluk, çocukça davranış, çocuklar, gençler
JUVENILIZE : English Turkish
v. gençliğe ait yapmak; olgunlaşmamış hale getirmek; çocuklara uygun yapmak; çocuklara daha cazip gelmesini sağlamak (ayrıca juvenilise)
JUVENTUS : English Turkish
n. Juventus, önde gelen İtalyan futbol takımı
JUVIE : English Turkish
adj. gençlere özgü, çocuklara özgü, gençliğe veya gençlere ait veya ilgili olan
JUXTA : English Turkish
pref. yakın, yanında
JUXTAPOSE : English Turkish
v. yan yana koymak, dizmek, sıralamak
JUXTAPOSED : English Turkish
adj. sıralanmış, yan yana yerleştirilmiş (özellikle karşılaştırma yapmak için)
JUXTAPOSED TO : English Turkish
adj. bitişik
JUXTAPOSITION : English Turkish
n. yan yana koyma, dizme, bitişik olma
JUXTAPOSITION OF FUNCTIONS : English Turkish
iki farklı konuyu karşılaştırma, iki farklı konu arasındaki bağlantı, bir şeyin diğeriyle olan ilişkisi
JUXTAPOSITIVE : English Turkish
adj. bitişik olan, bitişik olmayı belirten (Gramer)
JVC : English Turkish
n. Japan Victor Şirketi, Japonya'nın Victor Şirketi, Yokohama (Japonya) merkezli büyük uluslararası şirket, audio ve video elektronik donanımı ve müşteri elektronik ürünleri üreticisi
JVM : English Turkish
Java Sanal Makine, (Bilgisayar) Java bayt kodu ve özel işletim sistemi arasında tercüman görevi olan yazılım (Java uygulamalarının kodu değiştirmeden herhangi bir platformda çalışmalarına izin verir)
JYNX : English Turkish
n. (Zooloji) boyun çeviren, dönerboyun kuşu; ağaçkakan familyasına ait kuş
K : English Turkish
n. Kilo, bin grama eşit olan ağırlık birimi
K : English Turkish
n. Potasyumun simgesi, gümüş beyazı metalik element (Kimya)
K : English Turkish
n. Tamam, peki, aynı fikirdeyim (İnternet Argosu)
K : English Turkish
n. k, İngiliz alfabesinin on birinci, harfi
K DESKTOP ENVIRONMENT : English Turkish
n. K Masaüstü Ortamı, KDE, Linux ve Unix’le çalışan kullanımı kolay olan ücretsiz bilgisayar masaüstü ortamı
K RATION : English Turkish
n. askerlerin yiyecek istihkakı, II. Dünya Savaşı sırasında ABD silahlı kuvvetlerine sağlanan küçük acil durum yiyecek istihkak paketi
K-12 : English Turkish
K-12, anaokulundan 12’nci sınıfa kadar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani