Multilingual Turkish Dictionary

English

English
KAKI : English Turkish

n. Asya’ya özgü meyve veren yaprak döken ağaç, Japon hurma ağacı; Japon hurma ağacının büyük kırmızı veya turuncu meyvesi; Yeni Zelanda’da bulunan bir parça siyah kıyı koşarı (Zooloji)

KAKISTOCRACY : English Turkish

n. mümkün olan en kötü kişiler tarafından kurulan hükümet

KALACHAKRA : English Turkish

n. Kalachakra, Budist zaman çarkı, zaman ile tasvir edilmiş olan Budist ilahi varlıklarını resmeden dairesel figür

KALAHARI : English Turkish

n. Kalahari, güneybatı Afrika’da bulunan bir çöl

KALAHARI DESERT : English Turkish

Kalahari Çölü, güneybatı Afrika’da bulunan bir çöl

KALAMAZOO : English Turkish

n. Kalamazoo, güneybatı Michigan’da bulunan kasaba (ABD)

KALANCHOE : English Turkish

n. boru şeklindei küçük parlak pembe beyaz veya kırmızı çiçekleri olan tropikal sulu bitki

KALASHNIKOV : English Turkish

n. Kalaşnikov, Rus yarı otomatik silâh veya tüfek

KALASHNIKOV SUBMACHINE GUN : English Turkish

Yarı otomatik Kalaşnikov silâhı, Sovyetler Birliği’nde geliştirilen yarı otomatik silâh türü

KALE : English Turkish

n. kıvırcık lâhana, lâhana çorbası, para, mangır

KALEIDOSCOPE : English Turkish

n. kaleydoskop, çiçek dürbünü, sürekli değişen manzara

KALEIDOSCOPIC : English Turkish

adj. sürekli değişen

KALEIDOSCOPICAL : English Turkish

adj. durmadan değişen

KALEIDOSCOPICALLY : English Turkish

adv. çabuk ve sık değişen bir şekilde, değişken bir şekilde, sürekli değişimlerle

KALENDAR : English Turkish

n. takvim, yıllık, yılın aylarını gösteren çizelge (günler ve haftalar da dahil); plan, ders programı

KALENDS : English Turkish

n. roma takviminde ayın ilk günü

KALEVALA : English Turkish

n. Kalevala, Fin ulusal destansı şiiri

KALEYARD : English Turkish

n. bostan, sebze bahçesi

KALI : English Turkish

n. Salikorn

KALIAN : English Turkish

n. nargile, su borusu, dumanı filtrelemek için su kullanan doğuya özgü pipo

KALIF : English Turkish

n. halife, Müslüman hükümdar, eskiden Müslüman dini veya siyasi lidere verilen ad

KALIGENOUS : English Turkish

adj. alkalili, alkali üreten

KALIMANTAN : English Turkish

n. Kalimantan, Borneo’nun güney kısmı; Bormeo’un Endonezya ismi

KALIMBA : English Turkish

n. thumb piano, mbira, başparmaklarını kullanarak çalınan ahşaptan veya oyuk asmakabağından yapılmış yankı yapan kutusu ve ona takılı ahşap veya metal ayarlanmış şeritleri olan Afrika’ya özgü müzik aleti

KALIPH : English Turkish

n. halife, eskiden Müslüman dini veya siyasi lidere verilen ad