English
KNOWLEDGEABLENESS : English Turkish
n. bilgili olma niteliği, anlayışlılık, algılama; kavrama; zekâ; farkına varma yeteneği
KNOWLEDGEABLY : English Turkish
adv. bilgili bir şekilde, vukuflu bir şekilde; anlayarak; akıllıca, zekice
KNOWLEDGELESS : English Turkish
adj. bilgisiz, bilgisi olmayan; bilgeliği olmayan; fikirleri olmayan; habersiz, farkında olmayan
KNOWLES : English Turkish
n. Knowles, bir soyadı; John Knowles (
2001), Amerikalı yazar, "Bir Başka Barış" adlı kitabın yazarı
KNOWN : English Turkish
adj. belli, bilinen, tanınan
KNOWN AS : English Turkish
olarak bilinen, bu kişiyi herkes – olarak tanır
KNOWN IN ADVANCE : English Turkish
önceden bilinen, önceden haberi olan
KNOWN INDEX : English Turkish
ilinene tüketici fiyatları endeksi, geçerli ay içerisinde yayınlanan ve bir önceki ay için geçerli olan tüketici fiyatları endeksi (Muhasebecilik)
KNOWN TO ALL : English Turkish
adj. herkesçe bilinen
KNOWS : English Turkish
v. bilir,
hakkında bilgisi var;
i yakından tanır; anlamak; ayırt etmek; farkında olmak
KNOWS HIMSELF : English Turkish
kendini tanır, kendini iyi bilir
KNOWS HIS PLACE : English Turkish
yerini bilir, konumunun farkında (örn.: toplumda)
KNOWS HOW TO TAKE CRITICISM : English Turkish
eleştiri almayı bilir, eleştiri kabul edebilir, başkalarının onun hakkında yaptıkları “değerlendirmelerden” ders alabilir
KNOWS NO LIMIT : English Turkish
dur durak bilmez, sınır tanımaz, hiçbir şey için durmaz
KNOWS SOMETHING ABOUT : English Turkish
-hakkında bir şeyler bilir,
hakkında biraz bilgisi vardır
KNOWS THEM VERY WELL : English Turkish
onları çok iyi bilir, onları çok yakından tanır, onları çok iyi tanır
KNOWS WHAT IS IN STORE FOR HIM : English Turkish
olacakları biliyor, başına ne geleceğini biliyor, gözlerini dört açıyor
KNOWS WHAT'S WHAT : English Turkish
neyin ne olduğunu biliyor, çok bilgili, neyin önemli olduğunu biliyor
KNOX : English Turkish
n. Henry Knox (
1806), Amerikan devrimi generali
John Knox (c
72), İskoç din reformcusu ve İskoç Presbyterianizmi'nin kurucusu; ABD'de bazı şehirlerin adı
KNOXVILLE : English Turkish
n. ABD'nin çeşitli eyaletlerinde bazı şehirlerin adı
KNUCKLE : English Turkish
n. eklem, parmak eklemi, boğum, bilek eklemi (hayvan)
KNUCKLE BONE : English Turkish
aşık kemiği, parmak eklemlerini oluşturan kemiklerden herhangi biri (parmaklarda)
KNUCKLE DOWN : English Turkish
teslim olmak, boyun eğmek, pes etmek
KNUCKLE DOWN TO : English Turkish
v. başlamak, girişmek
KNUCKLE DOWN TO WORK : English Turkish
işe koyulmak, enerjik bir şekilde işe başlamak, çok çalışmaya başlamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani