English
KNOLL : English Turkish
n. tepecik
KNOOP SCALE : English Turkish
Knoop ölçüsü, Knoop çentikleme testi sonuçlarına göre malzemelerin üzerine basılan sertlik derecelendirme ölçeği
KNOP : English Turkish
n. topuz, küçük süsleyici topuz
KNOSSIAN : English Turkish
adj. antik Knossos kentine ait yada antik Knossos kentinin
KNOSSOS : English Turkish
n. Girit adasında antik kent (Yunanistan), antik Minoan medeniyetinin merkezi
KNOT : English Turkish
n. düğüm, ilmek, ilmik, bağ, fiyonk, yumru, boğum, budak, sorun, topluluk, gemi sürat ölçüsü, kanut kuşu
KNOT : English Turkish
v. bağlamak, düğümlemek, dolaştırmak, karıştırmak, dolaşmak
KNOTGRASS : English Turkish
n. çoban değneği
KNOTHOLE : English Turkish
n. budak deliği
KNOTTED : English Turkish
adj. budaklı, düğümlü, karışık, çetrefilli
KNOTTER : English Turkish
n. düğümleyen kimse, düğüm atan kimse; düğüm çözen kimse; düğüm atan şey; düğün söken veya çözen şey; iplik yapma işlemi sırasında iplik birleştiren makine
KNOTTILY : English Turkish
adv. dolaşık bir şekilde, karışık bir şekilde, karmaşık bir şekilde
KNOTTINESS : English Turkish
n. düğüm düğüm olma, ilmek ve düğümle dolu olma, birçok boğumu olma durumu; karmaşıklık, zorluk
KNOTTY : English Turkish
adj. budaklı, düğümlü, karışık, zor, boğumlu, çetrefilli
KNOTWORK : English Turkish
n. bir dantel çeşidi, birlikte örülerek ve ilmekleri şeritlere bağlayarak yapılan süsleyici dokuma
KNOUT : English Turkish
n. knut, bir nevi kamçi, rus kamçısı
KNOW : English Turkish
v. bilmek, tanımak, tatmak, başından geçmek, ayırt etmek, farketmek, ilişkisi olmak
KNOW A FRIEND FROM A FOE : English Turkish
dostla düşmanı ayırt etmek, dost ve düşman arasında ayırım yapmak
KNOW A THING OR TWO : English Turkish
ir şey hakkında bilgisi olmak, bir şey hakkında bir şeyler bilmek,
i oldukça iyi bilmek
KNOW ABOUT : English Turkish
v. haberi olmak
KNOW ALL : English Turkish
ilgiç
KNOW BETTER DAYS : English Turkish
daha iyi günler görmek, daha iyi günler yaşamak, daha başarılı dönemler olmak
KNOW BETTER THAN THAT : English Turkish
undan daha iyi yapmak, daha iyi şekilde yapabilmek
KNOW BETTER THAN TO : English Turkish
v. yapmayacak kadar akıllı olmak, olmayacağını iyi bilmek
KNOW BLACK FROM WHITE : English Turkish
siyahla beyazı ayırt edebilmek, nesneler arasındaki farkı bilmek, ayırım yapma yeteneğine sahip olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani