Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LABYRINTHITIS : English Turkish

n. labirentit, içkulak iltihabı

LAC : English Turkish

n. laka, lak, yüz bin [hind.]

LACAN : English Turkish

n. bir soyadı; Jacques Lacan (
1981), Freud'un cinsellik teorisi üzerinde değişiklik yaparak geliştiren etkili Fransız psikanalist

LACC : English Turkish

Yerel Yardım Koordinasyon Komitesi, otonomiyi destekleyen ülkelere yardım sağlayan komite

LACCOLITH : English Turkish

n. lakolit, üzerinde bulunan toprağın kabarmasına neden olan yer altında oluşan volkanik kayaç kitlesi

LACE : English Turkish

n. dantel, oya, şerit, bağ, bağcık

LACE : English Turkish

v. bağlamak, süslemek, dantellemek, içki katmak, bağlanmak

LACE BOOTS : English Turkish

ağcıklı çizmeler

LACE INTO : English Turkish

yumrukla saldırmak, azarlamak, paylamak, pataklamak

LACE PAPER : English Turkish

n. dantelli kâğıt

LACE PILLOW : English Turkish

n. kırlent, dantelli yastık

LACE UP : English Turkish

ağlamak, bağcıklarını bağlamak

LACE UP ONE'S SHOES : English Turkish

ayakkabılarını bağlamak

LACE UP SHOE : English Turkish

n. bağcıklı ayakkabı

LACED : English Turkish

adj. bağlı, bağcıklı, içki katılmış

LACELIKE : English Turkish

adj. dantele benzer, dantelli, oyaya benzer, ağa benzer

LACEMAKING : English Turkish

n. dantel işi, dantel yapma sanatı

LACER : English Turkish

n. bağlayan kimse, dantel ören kimse

LACERABILITY : English Turkish

n. kopabilir olma durumu, yırtılabilir olma durumu, kesilebilir olma durumu

LACERABLE : English Turkish

adj. yırtılabilir, paralanabilir, parçalanabilir

LACERATE : English Turkish

v. yırtmak, yaralamak, parçalamak, kırmak, üzmek

LACERATED : English Turkish

adj. yırtık, kopuk, sökülmüş, parçalanmış; yaralanmış, hasarlı; pürüzlü

LACERATION : English Turkish

n. yırtma, kırma, yırtılma, yaralanma, kesilme

LACERATIVE : English Turkish

adj. kopabilen, yırtılabilen veya sökülebilen; zarar verebilir veya yaralayabilir

LACERTIAN : English Turkish

adj. kertenkele