Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LAPSED : English Turkish

adj. süresi bitmiş, vadesi dolmuş; bitmiş, son verilmiş; artık faal olmayan

LAPSED INTO A COMA : English Turkish

komaya girdi, bilincini kaybetti

LAPSER : English Turkish

n. kabul edilmiş bir standardı karşılayamayan, yanılan veya hata yapan kimse

LAPSIBLE : English Turkish

adj. hata yapmaya eğilimli olan (Eski kullanım); sonlandırma veya vadesi dolma ihtimali olan (Hukuk)

LAPSTONE : English Turkish

n. ayakkabıcılıkta kullanılan taş, ayakkabıcıların dizlerinin üstüne koyup deri dövmek için kullandıkları taş

LAPSTREAK : English Turkish

n. bindirmeli gemi, birbirine geçmiş tahtalarla yapılmış olan gemi veya tekne, bindirme kaplamalı gemi

LAPSTREAK : English Turkish

adj. bindirmeli, birbirine geçmiş tahtalarla yapılmış, bindirme kaplamalı

LAPSUS : English Turkish

n. yanlış hata, yanılgı, sürçme

LAPSUS CALAMI : English Turkish

kalem hatası, kazara meydana gelen atlama veya hata

LAPTOP : English Turkish

n. dizüstü bilgisayar, taşınabilir bilgisayar, dizüstüne konulacak kadar hafif olan küçük bilgisayar (Bilgisayar)

LAPTOP COMPUTER : English Turkish

dizüstü bilgisayar, taşınabilir bilgisayar

LAPUTA : English Turkish

n. "Gulliver'in Maceraları" kitabında sakinleri saçma sözde bilimsel deneylerle meşgul olan hayali ada

LAPUTAN : English Turkish

adj. olanaksız, absürt, hayali, saçma bir şekilde gerçek dışı olan (“Gulliver’in Gezileri” adlı kitaptaki Laputa Adasının adını alan)

LAPWING : English Turkish

n. kızkuşu

LAR : English Turkish

n. ev putu (roma)

LARBOARD : English Turkish

n. geminin sol yanı, iskele

LARCENER : English Turkish

n. hırsız

LARCENIST : English Turkish

n. hırsız

LARCENOUS : English Turkish

adj. hırsızlıkla ilgili, çalıntı malla ilgili, hırsıza özgü olan; hırsızlıkla suçlanan

LARCENOUSLY : English Turkish

adv. hırsızlık niyetiyle, hırsıza benzer bir şekilde

LARCENY : English Turkish

n. hırsızlık, çalma

LARCH : English Turkish

n. karaçam, melez çamı

LARCHWOOD : English Turkish

n. Iowa'da bir şehir (ABD)

LARD : English Turkish

n. domuz yağı

LARD : English Turkish

v. domuz yağı sürmek, süslemek (konuşma)