Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LARDACEOUS : English Turkish

adj. domuz yağlı olan, domuz yağı içeren; domuz yağına benzeyen

LARDER : English Turkish

n. kiler, ambar, erzak dolabı

LARDY : English Turkish

adj. tombul, şişman; domuz yağına benzeyen; domuz yağı içeren

LARES : English Turkish

n. ev halkı tanrıları, bir evde yaşayan ve evi koruyan ruhlar (Roma Mitolojisi)

LARES AND PENATES : English Turkish

ev putları, en değerli eşyalar

LARGE : English Turkish

adj. geniş, büyük, iri

LARGE AND SMALL : English Turkish

üyük küçük, büyükten küçüğe kadar her boyutta olan, tüm boyutlarla ilgili olan

LARGE AS LIFE : English Turkish

ta kendisi, doğal ölçüleriyle, doğal büyüklükte

LARGE ATTENDANCE : English Turkish

üyük katılım, orada bulunan çok sayıda insan

LARGE BREASTS : English Turkish

üyük göğüsler, normalden daha büyük olan göğüsler, büyük göğüs kafesi

LARGE CALORIE : English Turkish

üyük kalori, bin kalori, bir litre su sıcaklığını bir derece yükselmesi için gereken ısı miktarı

LARGE CATTLE : English Turkish

üyük sığır, inekler ve boğalar

LARGE CHUNK OF THE ECONOMY : English Turkish

ekonominin büyük bir kısmı, ekonominin büyük bir miktarı

LARGE EGG : English Turkish

üyük yumurta, ortalamadan daha büyük olan yumurta, büyük boy yumurta

LARGE FAMILY : English Turkish

geniş aile, büyük aile, birçok kolu olan aile; çok çocuklu aile

LARGE GRAINED : English Turkish

adj. iri taneli

LARGE HANDED : English Turkish

cömert, eli açık

LARGE HEARTED : English Turkish

iyi kâlpli, halden anlayan

LARGE HILL : English Turkish

n. (Ski) 120 metre yükseklikte olan kayakçının atladığı tepe

LARGE INTESTINE : English Turkish

kalın bağırsak

LARGE MAJORITY : English Turkish

üyük çoğunluk, büyük bir bölüm, çok büyük çoğunluk, yarımdan çok daha fazla olan miktar

LARGE MEAL : English Turkish

üyük öğün

LARGE MINDED : English Turkish

geniş görüşlü, serbest düşünceli

LARGE MOUSTACHE : English Turkish

n. palabıyık

LARGE PACKAGE : English Turkish

n. denk