Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LARYNX : English Turkish

n. gırtlak

LAS : English Turkish

Arap Birliği, Arap Ligi; ortak Arap menfaatlerini yükselmek için çalisan Arap birligi

LAS VEGAS : English Turkish

n. Las Vegas, Nevada'da (ABD) gazinoları ile meşhur bir şehir

LASAGNA : English Turkish

n. lazanya, peynir ve bazen et ile doldurulmuş makarna katmanı ve domates sosu ile yapılan fırınlanmış yemek

LASCAR : English Turkish

n. hintli gemici

LASCIVIOUS : English Turkish

adj. şehvetli, şehvet uyandırıcı, şehvet meraklısı

LASCIVIOUSLY : English Turkish

adv. şehvetle, şehvet uyandırıcı bir şekilde, arzulu bir şekilde, şehvet düşkünü bir şekilde

LASCIVIOUSNESS : English Turkish

n. şehvet, şehvet düşkünlüğü, ahlaksızlık, zamparalık

LASER : English Turkish

n. lazer

LASER BEAM : English Turkish

lazer ışını

LASER DEVICE : English Turkish

lazer cihazı, kuvvetli ışın üreten cihaz (kesmek, eritmek, iletmek, vs. için kullanılan)

LASER DIODE : English Turkish

lazer diyot, içinden elektrik akımı geçince ışınım üreten minicik yarı iletken (fiber optik, lazer yazıcılar, uzaktan kumanda aygıtları ve daha fazla alanlarda kullanılan )

LASER GUN : English Turkish

lazer silahı, lazer ışınları saçan silah

LASER OPERATIONS : English Turkish

lazer ameliyatları, lazer ışınları kullanan cerrahi prosedür

LASER PRINTER : English Turkish

lazer yazıcı, lazer ışını aracılığı ile yazdıran yazıcı türü

LASER-GUIDED BOMB : English Turkish

lazer güdümlü bomba, yönlendirmek için lazer ışınları kullanan hedefinin yerini saptayan ve vuran patlayıcı aygıt

LASH : English Turkish

n. kirpik, kamçı ucu, kamçı darbesi, kırbaçlama, çarpma, azarlama

LASH : English Turkish

v. kırbaçlamak, ip ile bağlamak, kamçılamak, çarpmak, azarlamak, kışkırtmak, bardaktan boşanırcasına yağmak, bağlamak

LASH ABOUT : English Turkish

v. etrafa saldırmak

LASH DOWN : English Turkish

v. bardaktan boşanırcasına yağmak, ip ile bağlamak, bağlamak

LASH INTO : English Turkish

v. saldırmak, çatmak

LASH INTO A FURY : English Turkish

v. öfkelendirmek, kudurtmak

LASH OF ONE'S TONGUE : English Turkish

n. ağır konuşma, kırıcı söz

LASH ONESELF INTO A FURY : English Turkish

v. öfkelenmek, kudurmak

LASH OUT : English Turkish

v. saldırmak, etrafa saldırmak