Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LET US EAT AND DRINK FOR TOMORROW WE SHALL DIE : English Turkish

ye iç yaşa hayat çok kısa, hata geçici anı yaşa, günü yakala

LET US EAT AND DRINK, FOR TOMORROW WE SHALL DIE : English Turkish

ye iç yaşa hayat çok kısa, çok kısa olduğu için hayatı doyasıya yaşayalım

LET US REJOICE TOGETHER : English Turkish

irlikte eğlenelim, mutlu olup kutlayalım

LET US SAY : English Turkish

diyelim ki, farz edelim ki, varsayalım ki

LET US SUPPOSE : English Turkish

varsayalım ki, diyelim ki, farz edelim ki,
olduğunu kabul edeceğiz

LET WELL ALONE : English Turkish

hiç karışmamak

LET WELL ENOUGH ALONE : English Turkish

fazla kurcalamamak, işeri olduğu gibi bırakmak, her şey yolundaysa ilişmemek

LET YOUR FINGERS DO THE WALKING : English Turkish

şehrin her tarafında oraya buraya gitmektense telefon defterine bakarak ve telefon açarak daha çok zaman kazanırsınız (Amerikan “Yellow Pages” sloganı, telefon şirketi sloganı)

LET'S : English Turkish

v. hadi
, gel
(eylem fiilinden önce gelir)

LET'S ASSUME FOR A MOMENT : English Turkish

şöyle düşünelim, bir şeyin olduğundan daha farklı olduğu varsaymak (tartışmanın yararına)

LET'S CALL IT A DAY : English Turkish

interj. bugünlük bu kadar, paydos

LET'S FACE IT : English Turkish

v. kabul edelim, gerçekçi olalım, objektif olalım

LET'S GET DOWN TO BUSINESS : English Turkish

konuya gelelim, sadede gelelim, işin temeline inelim, iş hakkında konuşalım

LET'S GET THE SHOW ON THE ROAD : English Turkish

v. işe koyulalım, yapmaya başlayalım; hadi başlayalım (faaliyet veya yolculuk)

LET'S GO : English Turkish

haydi gidelim

LET'S GO SWIMMING : English Turkish

yüzmeye gidelim

LET'S HEAR SOME LINGO : English Turkish

(Argo) konuşmaya başlayalım, konuşalım ("Burası o kadar sessiz ki mezarlıktayız sanki, biri konuşmaya başlasın" cümlesinde olduğu gibi)

LET'S MAKE A TOAST TO YOU : English Turkish

size içelim

LET'S MAKE LOVE : English Turkish

sevişelim, seks yapalım, birlikte olalım

LET'S MEET AGAIN : English Turkish

interj. görüşmek üzere

LET'S MEET AT TEN A.M : English Turkish

sabah saat onda buluşalım

LET'S MEET AT TEN P.M : English Turkish

akşam saat onda buluşalım

LET'S NOT GET CARRIED AWAY : English Turkish

kendini fazla kaptırma, aşırı derecede heyecanlı olma, fazla hevesli olma

LET'S NOT GO INTO DETAILS : English Turkish

ayrıntılara girmeyelim, detayları tartışmayalım

LET'S NOT GO OVERBOARD : English Turkish

aşırıya kaçmayalım, abartmayalım