Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LET IT RIDE : English Turkish

kafaya takmamak, kendi haline bırakmak, oluruna bırakmak

LET KNOW : English Turkish

ildirmek

LET LOOSE : English Turkish

serbest bırakmak, salıvermek, yumuşamak

LET ME BE YOUR GUIDE : English Turkish

size yol göstereyim

LET ME BUY YOU A DRINK : English Turkish

size bir içki ısmarlamama izin verin

LET ME DIE WITH THE PHILISTINES : English Turkish

ırakın Filistinlilerle öleyim, kendini hapseden Filistinliler'le beraber ölen Samson'un zincirlenmiş olduğu sütunları yıkmadan önceki son sözleri (İncille ilgili)

LET ME KNOW : English Turkish

ana haber ver

LET ME OFF HERE, PLEASE : English Turkish

urada ineyim lütfen

LET ME PAY MY SHARE : English Turkish

kendi payımı ödememe izin verin

LET ME SEE : English Turkish

ir bakayım, dur bakayım

LET MY PEOPLE GO : English Turkish

dünyadaki Yahudilerin İsrail’e göç etmelerine izin verme isteği, Yahudileri serbest bırakması için Musa tarafından firavuna yapılan çağrı

LET NO GRASS GROW UNDER HIS FEET : English Turkish

oşa zaman harcamadı, zamanı iyi değerlendirdi, çok çalıştı

LET OFF : English Turkish

ateşlemek, patlatmak, serbest bırakmak, boşaltmak, hafif ceza vermek, salmak

LET OFF STEAM : English Turkish

içini döküp rahatlamak

LET ON : English Turkish

açığa vurmak, belli etmek, sezdirmek, yapar gibi görünmek

LET ONE BE : English Turkish

kendi haline bırakmak, yalnız bırakmak, karışmamak

LET ONE KNOW : English Turkish

ildirmek, haber vermek, söylemek

LET ONE'S HAIR DOWN : English Turkish

sakinleşmek, rahatlamak, kendinden geçmek, içini dökmek, saçını açmak, saçlarını omuzlarına dökmek

LET ONE'S TONGUE RUN : English Turkish

çene çalmak, gevezelik etmek, çok konuşmak, boşboğazlık etmek

LET ONESELF GO : English Turkish

coşmak, rahatlamak, kendini koyvermek

LET OUT : English Turkish

çıkarmak, çıkmasına izin vermek, salıvermek, bollaştırmak, genişletmek, kiraya vermek, vermek, ihale etmek, salmak

LET OUT ON HIRE : English Turkish

kiraya vermek

LET REST : English Turkish

v. dinlendirmek

LET SLEEPING DOGS LIE : English Turkish

işi oluruna bırakmak, kurcalamamak, olayların akışını durdurmamak

LET SLIDE : English Turkish

oluruna bırakmak, her şeyi kendi doğal akışına bırakmak, karışmamak