English
LEVELHEADED : English Turkish
adj. sakin, soğukkanlı, itidal sahibi; mantıklı, makul
LEVELHEADEDNESS : English Turkish
n. itidal sahibi olma niteliği, soğukkanlı olma niteliği, aklıselim olma niteliği
LEVELING : English Turkish
n. düzleştirme, bir binayı tamamen tahrip etme veya yıkma; zemin seviyesini düz veya hafif eğimli olacak şekilde değiştirme; eşitleme, aynı veya eşit yapma
LEVELLER : English Turkish
n. eşitlikçi, eşitlik yanlısı kimse
LEVELLING : English Turkish
n. düzgünleştirme, düz yapma; eşitleme; tahrip etme; yere serme; düzleştirme; seviye dengeleyici kullanma
LEVELLY : English Turkish
adv. dengeli bir şekilde, eşit olarak, dosdoğru
LEVELNESS : English Turkish
n. düzlük, düz olma niteliği veya durumu
LEVER : English Turkish
n. kaldıraç, manivela, lövye
LEVER : English Turkish
v. kaldıraçla kaldırmak
LEVER ARM : English Turkish
n. manivela
LEVERAGE : English Turkish
n. kaldıraç gücü, manivelâ hareketi, baskı
LEVERAGE RATIOS : English Turkish
(Muhasebecilik) kaldıraç oranları, bir işletmenin ana sermayesi ile karşılaştırıldığında yabancı sermaye endeksi (uzun vadeli mali istikrarı hesaplamak için kullanılan)
LEVERAGED BUY OUT : English Turkish
üyük miktarda yabancı sermaye satın almak
LEVERAGED BUYOUT : English Turkish
ir şirketin başka bir şirket tarafından satın alınması (genellikle borç alınan paralarla)
LEVERAGED COMPANY : English Turkish
değişik yollardan finanse edilen şirket, büyük finansal kaldıraca sahip olan şirket, büyük oranda yabancı sermayeye bağlı olan şirket
LEVERAGED TRANSACTION : English Turkish
yabancı sermayeye dayalı olan işletme
LEVERAGING : English Turkish
n. (Ekonomi) borç para ile hisse senedi alma (hem yüksek kazanç riskini hem de olasılığı arttır)
LEVERET : English Turkish
n. tavşan yavrusu
LEVI : English Turkish
n. Levi, İsrail'in 12 kabilesinden biri (İncille ilgili); bir erkek ismi; bir soyadı
LEVI ESHKOL : English Turkish
n. (
1969) İsrailli devlet adamı ve İsrail'in üçüncü başbakanı (
1969)
LEVI'S : English Turkish
n. Levi's jean, blue jeans markası (ilk defa 1870'lerin başlarında San Francisco'da üretilen)
LEVIABLE : English Turkish
adj. tahsil edilebilir
LEVIATHAN : English Turkish
n. su canavarı, dev gemi
LEVIER : English Turkish
n. vergi koyan kimse, vergiye bağlayan kimse; vergi toplayan kimse; işe alan kimse (askeri, vs.)
LEVIGATE : English Turkish
v. toz haline getirmek, düz yapmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani