English
LEXICAL GAP : English Turkish
n. (Dilbilimi) bir kelimenin belirli bir dilde olmaması, boşluk
LEXICAL SOURCE : English Turkish
n. sözcük kaynağı, diğer kelimelerin türedikleri esas kelime, kök sözcüğü
LEXICALISE : English Turkish
v. sözcük türetmek, var olan bir sözcükten kelime türetmek; bir sözcük öbeğini veya eki sözcüğe dönüştürmek (ayrıca lexicalize)
LEXICALIZE : English Turkish
v. sözcük türetmek, var olan bir sözcükten kelime türetmek; bir sözcük öbeğini veya eki sözcüğe dönüştürmek (ayrıca lexicalise)
LEXICALLY : English Turkish
adv. sözcükler ile ilgili olarak, sözcükler aracılığı ile, sözcükler ile
LEXICOGRAPHER : English Turkish
n. sözlükbilimci, sözlük yazarı, leksikograf
LEXICOGRAPHIC : English Turkish
adj. sözlüksel, sözlük yapma ile ilgili
LEXICOGRAPHICAL : English Turkish
adj. sözlüksel, sözlük yapma ile ilgili
LEXICOGRAPHICALLY : English Turkish
adv. sözlük aracılığı ile, sözlükle; sözlüksel bir şekilde
LEXICOGRAPHY : English Turkish
n. sözlükçülük
LEXICOLOGIST : English Turkish
n. leksikolog, sözlükbilimci, sözlük yazan veya derleyen kimse; leksikoloji konusunda deneyimli olan kimse
LEXICOLOGY : English Turkish
n. sözcükbilim
LEXICON : English Turkish
n. sözlük
LEXICON OF RADICALS : English Turkish
köklerine ve kaynaklarına göre düzenlenmiş olan sözcükler içeren sözlük
LEXINGTON : English Turkish
n. Doğu Massachusetts'te (ABD) bir kasaba, Amerikan Bağımsızlık Mücadelesi'nin ilk savaşının yapıldığı alan (1775); Kentucky'de (ABD) bir şehir
LEXINGTON GREEN : English Turkish
Lexington Çayırlığı, 19 Nisan 1775'te İngilizler ve Amerikalı Koloniciler arasında yaşanan ilk savaşın yapıldığı alan, Bağımsızlık Savaşı'nın başladığı yer (Doğu Massachusetts'te bulunan)
LEXIPHANIC : English Turkish
adj. süslü, abartmalı; uzun kelimeler içeren, uzun kelimeler kullanma eğilimi olan; kibirli kelimelerle bütünleşmiş
LEXISNEXIS® : English Turkish
n. legal division of Reed Elsevier Inc. which is a worldwide provider of reliable legal and business information (as well as news, public records and tax and regulatory publications in hard copy or online) with over three million users worldwide More: www.lexisnexis.com
LEY : English Turkish
n. geçici otlak
LEYDEN : English Turkish
n. Hollanda'da bir şehir (ayrıca Leiden); Massachusetts'te (ABD) bir kasaba; bir soyadı; Edam peynirine (yuvarlak Hollanda peynir cinsi) benzeyen Alman peynir türü
LEYDEN JAR : English Turkish
n. Leyden dişlisi, elektro kondansatör, elektrik şarjını depolayan cihaz
LEYDIG : English Turkish
n. Franz von Leydig (
1908), ölümünden sonra Leyding hücrelerine adı verilen Alman histolog
LEYDIG CELL : English Turkish
leydig hücresi, testiste erkek seks hormonu üreten interstisyel hücre (Anatomi)
LEYTE : English Turkish
n. Filipin adalarından birisi
LEZZIE : English Turkish
n. (Argo) lezbiyen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani