English
LEVIGATION : English Turkish
n. toz haline getirme, öğüterek toz haline getirme işlemi; homojen bileşik hazırlama (Kimya)
LEVIN : English Turkish
n. bir soyadı
LEVINE : English Turkish
n. Levine, soyadı; Jack Levine (
2010), Amerikalı ressam
LEVINSKY : English Turkish
n. bir soyadı
LEVINSON : English Turkish
n. bir soyadı
LEVIRATE : English Turkish
n. dul kadının kocasının erkek kardeşiyle evlendirilmesi, ölen kişinin çocuğu olmaması durumunda erkek kardeşinin onun dul karısıyla evlenmesini gerektiren gelenek (İncil’le ilgili)
LEVIRATICAL : English Turkish
adj. (İncil’le ilgili) dul kadının kocasının erkek kardeşiyle evlendirilmesi ile ilgili (ölen kişinin çocuğu olmaması durumunda erkek kardeşinin onun dul karısıyla evlenmesini gerektiren gelenek)
LEVIS : English Turkish
n. Levi Strauss ve Co. tarafından üretilen giyim markası (özellikle jeans)
jeans
LEVITATE : English Turkish
v. havaya kaldırmak, havaya kalkmak, havada durmak
LEVITATION : English Turkish
n. havaya yükselme
LEVITE : English Turkish
n. Levi kabilesinden kimse, yahudi
LEVITICAL : English Turkish
adj. Levi'nin kabilesinin, Levitesler'in; rahibin; İncil'de Levitucus'un kitabı ile alakalı; Levitikal yasası ile alakalı
LEVITICUS : English Turkish
n. Eski Ahit'in üçüncü kitabı (Levitical kuralları ve ritüelleri içeren)
LEVITRA : English Turkish
n. erkeklerde ereksiyon problemlerinin tedavisinde kullanılan ilaç
LEVITY : English Turkish
n. ciddiyetsizlik, hoppalık, düşüncesizlik
LEVODUCTION : English Turkish
n. levodüksiyon, sola doğru olan hareket (göz, vs. hakkında)
LEVOGYRATE : English Turkish
adj. sola doğru dönen, polarizasyon düzlemini sola doğru değiştiren (Fizik, Kimya)
LEVOROTARY : English Turkish
adj. sola doğru dönen, sola doğru hareket eden (Optik, Kimya)
LEVOROTATION : English Turkish
n. sola dönüş, sola doğru dönme (Optik, Kimya)
LEVOROTATORY : English Turkish
adj. sola doğru dönen, sola doğru çevrilen (Optik, Kimya)
LEVULOSE : English Turkish
n. meyve şekeri, früktoz, çeşitli meyvelerde bulunan suda çözülür şeker (Kimya)
LEVY : English Turkish
n. zorla toplama, vergi koyma, haciz, icra, zorla askere alma
LEVY : English Turkish
v. zorla toplamak, toplamak, askere almak, el koymak, haczetmek
LEVY TRIBUTE ON : English Turkish
v. haraca kesmek
LEVY WAR ON : English Turkish
-e karşı savaş açmak,
e karşı savaş ilan etmek,
e karşı savaş başlatıldığını bildirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani