English
NATO : English Turkish
n. Nasdak, saldırıya karşı savunma işbirliği için 1949 yılında kurulan uluslararası organizasyon
NATO FORCES : English Turkish
NATO güçleri, NATO'ya üye devletlerden gelen askerlerden oluşan askeri güçler
NATO MEMBER STATES : English Turkish
NATO üye devletleri, NATO anlaşması içerisinde yer alan devletler, batı bloğu ulusları
NATO PACT : English Turkish
NATO Paktı, NATO üyesi devletlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkları barışçıl bir şekilde çözmeyi ve birine yapılan saldırıya karşı diğerlerinin de saldırgana karşı ortak savunma yapacaklarını taahhüt ettikleri anlaşma
NATRIUM : English Turkish
n. sodyum
NATRIUM HYPOCHLORITE : English Turkish
madde
NATRIUM SULPHATE : English Turkish
vitriyol tuz
NATRON : English Turkish
n. sodyum karbonat
NATTER : English Turkish
v. gevezelik etmek [brit.]
NATTERJACK : English Turkish
n. haçlı karakurbağası
NATTILY : English Turkish
adv. hoş bir şekilde, memnun edici bir şekilde; düzenli bir şekilde; şık bir şekilde, temiz bir şekilde
NATTINESS : English Turkish
n. zariflik, yakışıklılık; temizlik, düzgünlük; süslülük
NATTY : English Turkish
adj. süslü, zarif, ince işe yatkın
NATUFIAN : English Turkish
adj. Neolitik döneme ait; Mezolitik döneme ait
NATURAL : English Turkish
adj. doğal, tabii, natürel, doğuştan
NATURAL BIRTH : English Turkish
normal doğum, ilaç kullanmadan gerçekleşen doğum
NATURAL CANDIDATE : English Turkish
mantıklı olarak belli bir pozisyonu alması gereken aday
NATURAL CHILD : English Turkish
piç, gayri meşru çocuk
NATURAL CHILDBIRTH : English Turkish
n. normal doğum, ilaçsız doğum
NATURAL CONDITIONER : English Turkish
doğal saç kremi, doğal malzemelerden yapılan ve saçı güçlendirmek için kullanılan madde
NATURAL CONSERVATOR : English Turkish
çocuklarının iyi olmasından doğal ve yasak olarak sorumlu olan ebeveynler
NATURAL DEATH : English Turkish
doğal ölüm
NATURAL DISASTER : English Turkish
doğal afet, doğa güçlerinin neden olduğu büyük ölçekli kriz veya felaket
NATURAL DISASTERS : English Turkish
doğal afetler, doğa güçlerinin neden olduğu büyük ölçekli felaketler veya zararlar
NATURAL ENVIRONMENT : English Turkish
n. doğal ortam, doğal çevre, yeryüzünde veya dünyanın belirli bir yerinde doğal bir şekilde var olan tüm canlı ve cansız şeyler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani