Multilingual Turkish Dictionary

English

English
NOSTRUM : English Turkish

n. kocakarı ilacı, her derde deva, dertlere çare olacağı öne sürülen yenilik

NOSY : English Turkish

adj. meraklı, her şeye burnunu sokan, kokulu, güzel kokulu, küf kokulu

NOSY PERSON : English Turkish

meraklı kimse, diğer insanların işlerine karışan kimse, işgüzar

NOT : English Turkish

art. değil, yok

NOT A : English Turkish

adj. olamayan

NOT A BAD IDEA : English Turkish

fena fikir değil, oldukça iyi fikir

NOT A BIT : English Turkish

asla, hiç değil, hiç de

NOT A BIT OF IT : English Turkish

hiç, küçük bir miktar bile, hiçbir şekilde, zerre kadar

NOT A BLOODY SOUL : English Turkish

hiç kimsecikler, allah'ın tek kulu

NOT A BREATH WAS HEARD : English Turkish

en ufak bir ses bile yoktu, tamamen sessizdi

NOT A CHILD ANYMORE : English Turkish

artık çocuk değil, büyüyor, artık çocuk gibi davranma

NOT A DICKY BIRD : English Turkish

(Argo) hiç, hiçbir şey (örn.: "Tom, yakında Susan’dan haber aldın mı?- hayır hiç haber almadım")

NOT A DOG'S CHANCE : English Turkish

yok denecek kadar az şans, az bir şans

NOT A DREG : English Turkish

adv. bir damla bile, hiç

NOT A FEW : English Turkish

az değil

NOT A JOT : English Turkish

zerresi bile yok

NOT A LITTLE : English Turkish

epey

NOT A MAN TO BE TRUSTED : English Turkish

güvenilecek adam değil, güvenilmez kimse, güvenilmez olan biri

NOT A MITE LEFT : English Turkish

zerresi kalmadı

NOT A PATCH ON : English Turkish

tırnağı bile olamaz

NOT A PENNY TO HIS NAME : English Turkish

o peş kuruşuz biri, o çok fakir, hiç parası yok

NOT A PENNY TO ONE'S NAME : English Turkish

çok fakir olma, parası olmama, hiç parası olmama, çok yoksul olma

NOT A QUARTER AS GOOD : English Turkish

adv. çeyreği bile olamaz

NOT A SAIL IN SIGHT : English Turkish

ufukta gemi görünmüyor

NOT A SAUSAGE : English Turkish

hiç değil, bir parça bile değil, bir damla bile değil