Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PUNNET : English Turkish

n. meyve sepeti

PUNSTER : English Turkish

n. cinasçı, kelime oyunu yapan kimse

PUNT : English Turkish

n. topa havada vurma (rugby), sırıkla yürütülen tekne

PUNT : English Turkish

v. kumar oynamak, bahse girmek, topa havada vurmak (rugby), sırıkla itmek (sandal), tekne ile gitmek (nehir)

PUNTER : English Turkish

n. kumarcı, müşterek bahis meraklısı, bahis yapan kimse

PUNY : English Turkish

adj. sıska, cılız, zayıf, gelişmemiş

PUP : English Turkish

n. yavru köpek, köpek yavrusu, kurt yavrusu, delikanlı, züppe

PUP : English Turkish

v. yavrulamak (köpek), doğurmak (köpek)

PUP TENT : English Turkish

küçük çadır, iki kişilik çadır

PUPA : English Turkish

n. krizalit, pupa (böceklerde), başkalaşan böceklerde lavradan sonraki devre

PUPATE : English Turkish

v. pupa olmak, pupa evresini yaşamak

PUPATION : English Turkish

n. pupa devresi

PUPIL : English Turkish

n. öğrenci öğretmen, öğrenci, stajyer, çırak, vesayet altındaki çocuk, gözbebeği

PUPILAGE : English Turkish

n. öğrencilik, öğrencilik dönemi, vasiyet altında bulunma

PUPILARY : English Turkish

adj. vasiyet altındaki çocukla ilgili, öğrenci, gözbebeği

PUPILLARY : English Turkish

adj. vasiyet altındaki çocukla ilgili, öğrenci, gözbebeği

PUPPET : English Turkish

n. kukla

PUPPET PLAY : English Turkish

kukla oyunu, kukla gösterisi

PUPPET SHOW : English Turkish

kukla gösterisi, kukla oyunu

PUPPETRY : English Turkish

n. kukla dünyası

PUPPY : English Turkish

n. yavru köpek, köpek yavrusu, kurt yavrusu, delikanlı, züppe

PUPPY LOVE : English Turkish

gençlik aşkı, çocukluk aşkı

PUPPYHOOD : English Turkish

n. gençlik, delikanlılık, gençlik yılları

PUR : English Turkish

n. kedi mırıldaması, mırlama, mır mır etme

PUR : English Turkish

v. mırlamak, mırıldamak, mırıldanmak, mır mır etmek, hırıltı yapmak, tatlı bir sesle söylemek