Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WINDROW : English Turkish

n. üst üste yığmadan önce çabuk kuruması için dizilen kuru otlar; bir dizi haline rüzgâr tarafından sürüklenen saman veya yapraklar

WINDS : English Turkish

v. "wind (döndürmek)", döndürmek, çevirmek, kıvırmak; bükmek, sarmak, sarmal yapmak, büklüm yapmak; bağlamak, birleştirmek, sarmak; bağlı olmak, sarılı olmak; yön değiştirmek

WINDS OF CHANGE : English Turkish

n. değişim rüzgârları, fikir ve düşüncelerde değişiklik

WINDSCREEN : English Turkish

n. ön cam, araba ön camı

WINDSCREEN WIPER : English Turkish

cam sileceği

WINDSHIELD : English Turkish

n. ön cam, araba ön camı

WINDSHIELD WIPER : English Turkish

silecek [aut.], cam sileceği [aut.]

WINDSLEEVE : English Turkish

n. rüzgâr hortumu

WINDSOCK : English Turkish

n. rüzgâr hortumu

WINDSOR : English Turkish

n. güney orta İngiltere'nin Windsor Kalesi'nin bulunduğu özerk bölgesi; İngiltere'nin kraliyet sarayı, Windsor Sarayı; Ontario'nun (Kanada) güneydoğusunda bir şehir; Connecticut'ın (ABD) kuzeyinde bir şehir

WINDSOR CASTLE : English Turkish

Windsor kalesi, Londra'nın batısında Windsor kasabasında bulunan kraliyet sarayı

WINDSTORM : English Turkish

n. kasırga, fırtına, şiddetli rüzgâr özelliğinde fırtına

WINDSUCKER : English Turkish

n. hava emici, ahırdaki bölmesini veya çiti ısırırken havayı içine çekerek horuldanma sesi çıkaran at

WINDSURF : English Turkish

v. rüzgâr sörfü, bir yelkenliye bağlı halde sörf tahtası üzerinde su yüzünde süzülme

WINDSURFER : English Turkish

n. rüzgâr sörfçüsü, rüzgâr sörfü yapan kimse, bir yelkenliye bağlı halde sörf tahtası üzerinde su yüzünde süzülen kimse

WINDSURFING : English Turkish

n. rüzgâr sörfü

WINDSWEPT : English Turkish

adj. rüzgârlı, rüzgâr alan, rüzgâra açık, darmadağınık

WINDUP : English Turkish

n. bitiş, kapanış, özet, sonuç, netice, on bölüm; topu atacak kişinin topu atmak için yaptığı hareketler (Beyzbol)

WINDWARD : English Turkish

n. rüzgâr tarafı, rüzgâr üstü

WINDWARD : English Turkish

adj. rüzgâr tarafındaki, rüzgâr üzerindeki

WINDY : English Turkish

adj. rüzgârlı, rüzgâr alan, boş konuşan, lafı uzatan, boş, korkmuş, endişeli, gaz yapan (yiyecek)

WINDY CITY : English Turkish

n. Chicago (Illinois, ABD), rüzgârlı şehir

WINE : English Turkish

n. şarap, şarap rengi, şaraplı eğlence

WINE : English Turkish

v. şarap sunmak, ağırlamak, şarap içmek

WINE AND DINE SMB : English Turkish

v. ağırlamak, yedirip içirmek