Multilingual Turkish Dictionary

English

English
VELVETEEN : English Turkish

n. pamuklu kadife

VELVETEENS : English Turkish

n. pamuklu kadifeden pantalon

VELVETY : English Turkish

adj. kadife gibi, yumuşacık

VENA : English Turkish

n. damar, toplardamar

VENA CAVA : English Turkish

n. ana toplardamar, (Tıp) kalbin sağ kulakçığına kan taşıyan iki ana damardan herhangi biri; ana toplardamarın üstü veya altı

VENAL : English Turkish

adj. rüşvet alan, yiyici

VENALITY : English Turkish

n. rüşvet alma, yiyicilik

VENALLY : English Turkish

adv. rüşvet alan bir şekilde, rüşvet yiyen bir biçimde; bozulmuş bir şekilde, çürümüş bir şekilde, köhnemiş bir şekilde, ahlaksızca

VENALNESS : English Turkish

n. rüşvetle kandırılabilirlik, rüşvetle kandırılabilme, rüşvet yedirilebilirlik; bozulmuşluk, çürümüşlük, köhnemişlik, ahlaksızlık

VENATION : English Turkish

n. yaprakta damar düzeni

VEND : English Turkish

v. satmak, satıcılık yapmak, işportacılık yapmak

VENDABLE : English Turkish

adj. satılabilir, pazarlanabilir, ticareti yapılabilir

VENDEE : English Turkish

n. alıcı

VENDER : English Turkish

n. satıcı, işportacı, satış makinesi

VENDETTA : English Turkish

n. kan davası

VENDIBILITY : English Turkish

n. satılabilirlik, pazarlanabilirlik, ticareti yapılabilirlik, pazarlanabilir olma durumu

VENDIBLE : English Turkish

adj. satılabilir

VENDING : English Turkish

n. bir otelde veya motelde otomatik satış makinelerinin bulunduğu alan

VENDING MACHINE : English Turkish

satış makinesi, otomatik satış makinesi

VENDITION : English Turkish

n. satış, pazarlama, ticaret yapma

VENDOR : English Turkish

n. satıcı, satış makinesi

VENDUE : English Turkish

n. müzayede, açık arttırma, kamu satışı, açık satış

VENEER : English Turkish

n. kaplama tahtası, gösteriş, cila, yaldız

VENEER : English Turkish

v. kaplamak, döşemek, yaldızlamak, sırlamak, cilalamak, örtbas etmek

VENEER BOARD : English Turkish

n. kaplama tahtası, çok ince ahşap kaplama