Multilingual Turkish Dictionary

English

English
VP : English Turkish

n. başkan yardımcısı

VPN : English Turkish

sanal kişiye özel iletişim ağı, genel ağa dayalı özel iletişim ağı (genel ağ üzerinden aktarılan bilgilerin güvenliğini sağlamak amacıyla bilgi güvenliği ve kanallaşma protokolünü kullanan)

VPOTUS : English Turkish

Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı, Beyaz Saray'daki hareketlerinin anında görüntülendiği bilgisayarlarda başkan yardımcısı Al Gore için kullanılan kod ismi (ayrıca bakınız POTUS & FLOTUS)

VR : English Turkish

n. sanal gerçeklik, gerçeğin üç boyutlu simülasyonu (Bilgisayar)

VRAM : English Turkish

n. Video RAM, yüksek kaliteli video kartlarında kullanılan çok hızlı rastgele erişimli bellek (Bilgisayar)

VRML : English Turkish

n. sanal gerçeklik modelleme dili, İnternet'te görüntülenen üç boyutlu modellerin tasarımında kullanılan dil (Bilgisayar)

VS. : English Turkish

"versus (karşı)",
e karşı,
a karşı, karşısında, aleyhinde

VT : English Turkish

n. Vermont eyaleti, ABD'nin kuzeydoğusunda bir eyalet

VTR : English Turkish

video kaset kaydedici, video kasetlerin üzerine kayıt yapmak ve onları görüntülemek için kullanılan cihaz

VULCAN : English Turkish

n. Vulkan [mit.], ateş ve madencilik tanrısı [mit.]

VULCANIC : English Turkish

adj. volkanik, yanardağ gibi, hiddetli

VULCANISE : English Turkish

v. (Britanya İngilizcesi) kükürtle işlemek, ham lastiği sülfürle işleme koyup dayanıklılığı ve esnekliğini arttırmak için yüksek ısıya maruz bırakmak (vulcanize olarak da yazılır)

VULCANISER : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) kükürtle işleyen kimse, ham lastiği sülfürle işleme koyup dayanıklılığı ve esnekliğini arttırmak için yüksek ısıya maruz bırakan kimse (vulcanizer olarak da yazılır)

VULCANISM : English Turkish

n. volkanizma, volkanik süreçler ve olaylar

VULCANITE : English Turkish

n. vulkanit

VULCANIZATION : English Turkish

n. kükürtle işleme, ham lastiği sülfürle işleme koyup dayanıklılığı ve esnekliğini arttırmak için yüksek ısıya maruz bırakma

VULCANIZE : English Turkish

v. kükürtle işlemek, vulkanize etmek

VULCANIZED FIBER : English Turkish

n. vulkanize lif

VULCANIZER : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) kükürtle işleyen kimse, ham lastiği sülfürle işleme koyup dayanıklılığı ve esnekliğini arttırmak için yüksek ısıya maruz bırakan kimse (vulcaniser olarak da yazılır)

VULCANOLOGIST : English Turkish

n. volkanolojist, yanardağ uzmanı, yanardağ uzmanı, yanardağlar ve volkanik olaylar araştırmaları uzmanı

VULCANOLOGY : English Turkish

n. volkanoloji, yanardağlar ve volkanik olaylar bilimi

VULGAR : English Turkish

adj. halk, halka özgü, hoyrat, adi, bayağı, kaba, basit

VULGAR ADVERTISEMENT : English Turkish

adi reklam, bayağı reklam, aşağılık reklam, müstehcen reklam, terbiyesiz reklam, kaba reklam, kırıcı materyaller içeren reklam

VULGAR BEHAVIOR : English Turkish

adi davranış, bayağı davranış, aşağılık davranış, müstehcen davranış, terbiyesiz davranış, kaba davranış, kırıcı davranış, kabalık, adilik

VULGAR EXPRESSION : English Turkish

n. kaba konuşma, kaba söz