Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WELSH : English Turkish

v. bahisleri ödemeden kaçmak, ödemeden kaçmak, şartları yerine getirmemek, sözünü tutmamak

WELSH CORGY : English Turkish

n. bir tür köpek

WELSH ON : English Turkish

v. ödemeden kaçmak, şatları yerine getirmekten kaçınmak, sözünü tutmamak

WELSH RABBIT : English Turkish

n. peynirli kızarmış ekmek

WELSH RAREBIT : English Turkish

n. peynirli kızarmış ekmek

WELSHER : English Turkish

n. (Argo) dolandırıcı, sözünü tutmayan kimse, kumar borcunu ödemekten kaçan kimse (bazen aşağılayıcı anlamı vardır)

WELSHMAN : English Turkish

n. Galli

WELSHMEN : English Turkish

n. galliler

WELSHWOMAN : English Turkish

n. galli kadın

WELT : English Turkish

n. şerit, bant, kamçı izi, sert vuruş

WELT : English Turkish

v. şerit yapmak (giysi), bant koymak, kırbaçlamak, kamçılamak

WELTANSCHAUUNG : English Turkish

n. dünya görüşü (Almanca)

WELTER : English Turkish

n. kargaşa, patırtı, gürültü, yuvarlanma

WELTER : English Turkish

v. bulaşmak, karışmak, yüzükoyun yatmak, yüzüstü yatmak, yuvarlanmak, içinde yuvarlanmak

WELTER WEIGHT : English Turkish

yarı ortadan hafif ağırlık, hafif sikletle orta siklet arasındaki boks sporu sikleti; ağırlığı hafif sikletle orta siklet ağırlığı arasında olan boksör; ağırlığı hafif sikletle orta siklet ağırlığı arasında olan güreşçi

WELTERWEIGHT : English Turkish

n. valter siklet (boksör), ağır sikletli binici, ek ağırlık

WELTSCHMERZ : English Turkish

n. bıkkınlık, duygusal nostaljik hüzünlü ruh hali; melankoli duygusu, dünyanın kötülüklerini gördükçe hayata duyulan üzüntünün sebep olduğu apati

WEMBLEY : English Turkish

n. Londra'nın kuzeybatısında (İngiltere) yerleşim bölgesi; Alberta (Kanada) eyaletinde bir kasaba

WEN : English Turkish

n. yağ bezesi, metropol, ur, büyük şehir

WENCESLAS : English Turkish

n. 10'uncu yüzyıl esnasında Hristiyanlığı teşvik eden Bohemya Dükü; bazı Bohemya krallarının adı

WENCH : English Turkish

n. kız [aşağ.], haspa

WENCH : English Turkish

v. zamparalık etmek, fahişelerle düşüp kalkmak

WEND : English Turkish

n. orta çağlarda Almanya'nın kuzeybatı bölgelerinde yaşamış Slav halkı üyesi (bu halktan günümüze kalanlar Sorbs diye isimlendirilmektedir)

WEND : English Turkish

v. yürümek, yol almak, yol gitmek, yol kat etmek

WEND ONE'S WAY : English Turkish

yönelmek, yola koyulmak, gitmek