Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WENDY : English Turkish

n. bir bayan ismi (Gwendolyn'in bir şekli); bir soyadı

WENG : English Turkish

n. bir soyadı (Çince)

WENSLEYDALE : English Turkish

n. İngiliz orta sert beyaz gevrek peynir türü; benekli bacakları olan koyun ırkı

WENSLEYDALE : English Turkish

n. kuzey Yorkshire'da (İngiltere) bir vadi

WENT AFTER HIM : English Turkish

arkasından gitti, ardı sıra gitti, peşinden gitti, ona bakmak için peşinden gitti, onu izledi, onu takip etti

WENT AGAINST THE ESTABLISHMENT : English Turkish

herkesin yaptığının tersine gitti, toplum kurallarına uymadı, isyan etti, topluma uymayan biriydi, yenilikçiydi, girişkendi

WENT AGAINST THE TIDE : English Turkish

dalgaya karşı yüzdü, akıntıya karşı kulaç attı, herkesin yaptığının tersine gitti, toplum kurallarına uymadı, isyan etti, topluma uymayan biriydi, kabul edilen standartlara uygun davranmadı

WENT ASTRAY : English Turkish

yoldan çıktı, saptı, kötü yola düştü, kötü yola saptı, yanlış yola saptı, onursuzlaştı

WENT BACK HOME : English Turkish

eve döndü, tekrar eve döndü, tekrar yuvaya döndü

WENT BACK ON HIS WORD : English Turkish

söylediğinden döndü, pişman oldu, vazgeçti (sözünden)

WENT BACK TO HIS ROOTS : English Turkish

kökenine döndü, aslına döndü, atalarının geleneklerine sarıldı, daha önceki nesillerin uygulamalarına geri sarıldı

WENT BACK WHERE HE CAME FROM : English Turkish

geldiği yere geri döndü, çekip gitti, basıp gitti

WENT BAD : English Turkish

adj. ekşimiş, çürümüş

WENT BALD : English Turkish

kelleşti, kel oldu, başındaki saçları kaybetti, saçsızlaştı

WENT BANKRUPT : English Turkish

iflas etti, iflasını ilan etti, borçlarını ödeyemeyeceğine mahkeme hükmetti, mallarını kaybetti, varlıklarını kaybetti

WENT BLIND : English Turkish

kör oldu, körleşti, görüşünü kaybetti, görme duyusunu kaybetti

WENT BUST : English Turkish

parasız kaldı, beş parasız kaldı, faydasızlaştı, yararsız hale geldi

WENT BY RAIL : English Turkish

ay ile gitti, trenle gitti, demiryoluyla gitti

WENT BY THE BOOK : English Turkish

kitaptan takip etti, kuralları takip etti, kurallara uydu, "düz ve dar" olan yolu takip etti

WENT CRAZY : English Turkish

çıldırdı, delirdi, aklını kaybetti

WENT DOWN LIKE A HOUSE OF CARDS : English Turkish

kâğıttan kule gibi çöktü, kâğıt ev gibi yerle bir oldu, sağlam ve etkisiz bir temeli olmadığı için çöktü

WENT DOWN ON HIS KNEES : English Turkish

dizleri üzerine çöktü, yalvardı, yakardı, dilendi, rica etti

WENT DOWN THE DRAIN : English Turkish

oşa gitti, ziyan oldu, heba oldu, gelmemek üzere gitti, kayboldu, buhar olup uçtu

WENT FAR : English Turkish

uzağa gitti, uzaklaştı, uzun bir mesafeye gitti, iyi yol aldı, iyi başarı sağladı

WENT FISHING : English Turkish

alığa çıktı, balık avlamaya gitti