Multilingual Turkish Dictionary

English

English
INITIAL STRENGTH OF ENEMY FORCES : English Turkish military

DÜŞMAN KUVVETLERİ BAŞLANGIÇ KUVVESİ, DÜŞMAN KUVVETLERİ DEVRE BAŞI KUVVESİ:Kabul edilmiş seferi kuruluş ve seferi teçhizat çizelgelerinde gösterilen insan, silah ve malzeme miktarı. Bak. "effective strength of enemy forces", "strength of enemy forces"

INITIAL UNLOADING PERIOD : English Turkish military

İLK BOŞALTMA SAFHASI:Amfibi harekatta boşaltmanın öncelikle, özellik olarak taktik olduğu ve çıkartma birliği ihtiyaçlarına anında cevap verebilmesi gerektiği gemiden kıyıya doğru hareketin bir bölümü. Bu dönem içinde karaya çıkarılması gereken tüm unsurlar seriler haline konulmuştur. Bak. "general unloading period"

INITIAL VECTOR : English Turkish military

İLK VEKTÖR:Önleme uçağı tarafından havadaki bir nesneyi önleme görevi verildikten sonra tutulacak ilk hakim yön

INITIAL VELOCITY : English Turkish military

İLK HIZ:Bak. "muzzle velocity"

INITIATING DIRECTIVE : English Turkish military

HAREKAT BAŞLAMA DİREKTİFİ:Müşterek Kurmay Başkanları, bu başkanlarca yetki verilmiş diğer komutanlar veya yetkili bir üst makamca tesis edilmiş bir teşkilin komutanı tarafından yayınlanan bir amfibi harekatı başlatma direktifleri

INITIATION : English Turkish military

ATEŞLEME:
Patlama dizisinin ilk unsuru olarak kullanılan ve uygun tahrikin alınmasıyla patlayıcı bir maddenin infilakını veya yanmasını sağlayan bir cihazın hareketi.
(Nükleer) Kritik aşamaya ulaşmış bir bölünebilir kütlenin zincirleme hareketini başlatan hareket

INITIATION OF PROCUREMENT ACTION : English Turkish military

TEDARİK İŞLEMİNİN BAŞLAMASI, BAŞLATILMASI:Tedarik isteğinde bulunan ve karşılığı tahsisatı gösteren onaylı dökümanın tedarik makamına gönderildiği tarih. Bak. "procurement lead time"

INITIATIVE : English Turkish military

ŞAHSİ TEŞEBBÜS, İNİSİYATİF, GİRİŞKENLİK:Lüzumlu hallerde, emir beklemeyerek ve neticenin sorumluluğunu yüklenerek, kendiliğinden iş görme

INITIATOR : English Turkish military

BAŞLATICI:Daha az hassas bir infilak maddesini patlatmak için kullanılan, gayet hassas ve yüksek süratli infilak maddesi. Bunun için en çok kullanılan madde, civa fülminat (mercury filminate) tır

INJURED IN ACTION : English Turkish military

MUHAREBEDE SAKATLANAN:Bak. "battle causalties"

INJURY : English Turkish military

YARALANMA, ZEDELENME, SAKATLIK:Kırık, yara, burkulma, incinme, çıkık, sarsıntı, ezilme ve benzeri haller için kullanılan terim. Bu terim; ayrıca çok sıcaktan veya devamlı olarak sıcağa maruz kalmaktan doğan halleri de ihtiva eder. Bir toksik veya zehirli maddeye maruz kalmaktan ileri gelen şiddetli zehirlenmelerde
kirletilmiş yiyeceklerden meydana gelenler hariç injury olarak sınıflandırılır. Bak. "battle casualty", "casualty", "disabling" injury", "non-battle injury"

INLAND SEARCH AND RESCUE REGION : English Turkish military

KARA ARAMA VE KURTARMA BÖLGESİ:Amerika Birleşik Devletleri anayurdunun Amerikan kara suları hariç, yurt içi bölgeleri. Bak. "search and rescue region"

INLAND WATER CROSSING : English Turkish military

İÇ SU YOLLARINDAN GEÇİŞ:

INLAND WATERWAY SERVICE : English Turkish military

İÇ SUYOLLARI HİZMETİ:Yurt içi suyollarını askeri kontrol altında bulunduran ve işleten teşkilat

INNER ARTILLERY ZONE : English Turkish military

İÇ TOPÇU BÖLGESİ:Hava savunma sahası içinde bir yasak bölge. Bu bölge, silahla savunulan saha içinde belirli bir hava parçasıdır. Buraya dost hava araçları hiç bir surette giremezler

INNER DEFENSE AREA : English Turkish military

İÇ SAVUNMA BÖLGESİ:Bak. "air defense restricted area"

INNER HARBOR AREA : English Turkish military

İÇ LİMAN BÖLGESİ:İç liman savunma birlikleri tarafından korunan deniz sahası. İç liman bölgesi bir liman içinde kalan kanalları da ihtiva eder

INNER TRANSPORT AREA : English Turkish military

İÇ ULAŞTIRMA SAHASI:Kıyıya durumun müsaadesi nispetinde yakın ve çıkarmanın büyük kısmının yapıldığı saha. Normal olarak, ulaştırma grubu, düşman müdahalesi ihtimali azaldıktan sonra, iç ulaştırma bölgesine intikal eder. Bak. "transport area"

INNOCENT : English Turkish military

SUÇSUZ, MASUM:

INOPERATIVE TIME : English Turkish military

HÜKÜMSÜZ SÜRE:Bir mahpusun hapis cezasına mahsup edilmemesi gereken süre

INPATIENT : English Turkish military

HASTANEDE YATILI TEDAVİ GÖREN HASTA:Bir hastanede veya dispanserde yatarak tedavi gören ve hastanece iaşe edilen hasta. Bak. "outpatient"

INPUT : English Turkish military

GİRDİ:İstihsalde kullanılan üretim unsurlar ve mallar

INPUT DATA : English Turkish military

GİRİŞ VERİLERİ:Bir aygıta veya bir bilgisayar programına giren veya girecek bilgiler

INPUT DEVICE : English Turkish military

GİRİŞ AYGITI:Bir başka aygıta bilgi taşımak için kullanılan aygıt veya aygıtlar grubu

INPUT EQUIPMENT : English Turkish military

GİREN BİLGİ TEÇHİZATI (HV.):Bilgi ve emirleri, bir otomatik bilgi işlem sistemine aktarmada kullanılan teçhizat