English
SECURITY CONTROL OFFICER : English Turkish military
GÜVENLİK KONTROL SUBAYI, GÜVENLİK KONTROL MEMURU:Savunma bilgilerinin korunması ile ilgili karargah murakabesini icra maksadıyla bir komutanlık veya makama atanmış subay, astsubay veya sorumlu sivil memur
SECURITY COUNTERMEASURES : English Turkish military
KARŞI GÜVENLİK TEDBİRLERİ:Güvenliği zedeleyici ve düşmanca tecavüzleri tesirsiz bırakmak için alınan tedbirler
SECURITY DETACHMENT : English Turkish military
EMNİYET MÜFREZESİ:Bir komutanlığı baskına, düşman müdahale ve yer gözetlemesine karşı koruyan ve örten birlik. Emniyet müfrezesi; yaptığı vazifeye göre, öncü, artçı, yancı, muharebe keşif kolu, örtme müfrezesi, gözcü veya ileri karakolunu ve mevzii emniyet tertibatını içine alır
SECURITY ECHELON : English Turkish military
EMNİYET KADEMESİ:Emniyet vazifesiyle, muharebe mevziinin ilerisinde bulunan kuvvetler. Emniyet kademesi, uçakları, örtme kuvvetini, ileri karakolunu ve mevzii emniyet tertibatını içine alır
SECURITY FORCE : English Turkish military
EMNİYET KUVVETİ:Bak. "security detachment"
SECURITY GUARD : English Turkish military
EMNİYET NÖBETÇİSİ:Hırsızlık, izinsiz girme, tabii tehlikelerden meydana gelen hasar ve güvenliği bozacak şeyleri önleme maksadıyla, askeri tesislerde ve etrafında nöbet hizmeti gören askeri şahıs
SECURITY HAZARDS : English Turkish military
EMNİYET TEHLİKELERİ:
SECURITY INTELLIGENCE : English Turkish military
GÜVENLİK İSTİHBARATI:Düşman kuruluşların veya terörizm, yıkıcılık, sabotaj, casusluk ile ilgili şahısların niyetlerinin ve imkan ve kabiliyetlerinin belirlenmesine ait istihbarat. Ayrıca bakınız: "counter intelligence", "intelligence", "security"
SECURITY MISSION : English Turkish military
EMNİYET GÖREVİ:Dost kuvvetleri, düşmanın gözetlemesine veya taarruzuna karşı korumak ve saklamak için yapılan iş ve görev
SECURITY MONITORING : English Turkish military
EMNİYET KONTROL DİNLEMESİ:Bak. "monitoring"
SECURITY ON THE MARCH : English Turkish military
YÜRÜYÜŞTE EMNİYET, YÜRÜYÜŞ EMNİYETİ:Bir yürüyüş kolunu, düşman gözetlemesinden ve baskın taarruzlarından korumak için alınan tedbirler. Bunlar; kimya veya hava taarruzlarına karşı alınacak tedbirleri, nöbetçi ve devriye çıkarmayı ve yeterli bir keşif vazifesini içine alır
SECURITY PATROL : English Turkish military
EMNİYET KEŞİF KOLU:Birliklerin büyük kısmını düşmanın taarruzundan koruyan keşif kolu
SECURITY REGULATION : English Turkish military
EMNİYET TALİMATI, YÖNETMELİĞİ:
SECURITY SUPPORTING ASSISTANCE : English Turkish military
GÜVENLİK DESTEK YARDIMI:Seçilmiş önemli güvenlik problemleri olan hükümetlere, ödünç verme veya yardım bazlarında sağlanan ekonomik yardım programı. Fonlar, malların ithalinin sermayenin veya teknik yardımın finansmanından ikili anlaşmalara istinaden kullanılır; ilişik fonlar böylelikle bütçe desteği yaratmak için kullanılır. Bu fonlar alıcı ülkenin kendi kaynaklarını güvenlik ve savunma amaçlarına, ekonomik ve politik sonuçların etkisi olmadan daha başka bir şekilde yapılamayacak şekilde imkan verir
SEDIMENTATION : English Turkish military
ÇÖKME, ÇÖKERTME:Su temizlemede kullanılan bir metot
SEDITION : English Turkish military
İSYANA TAHRİK, AYAKLANDIRMA:Bozgunculuk; Baş Kaldırma; Ayaklanma; Fesat; A. B. ' Silahlı Kuvvetlerinin harekatına veya başarısına engel veya düşmanlarının başarısına yardımcı olmak maksadıyla, kasten bozguncu haberler yayınlamak, beyanlarda bulunmak; Silahlı Kuvvetlerde itaatsizliğe, güvensizliğe, isyana, görevden kaçmaya yol açacak kasti hareketler veya A. B. D. Silahlı Kuvvetlerine celp, suretiyle iltihakı veya gönüllü kaydını kasten önleme hareketleri
SEEKER : English Turkish military
HEDEFLE GÜDÜM:Bir hedef veya istasyondan yayılan veya yansıyan bir enerji üzerine yönelen bir güdüm sistemi
SEEN FIRE : English Turkish military
GÖREREK ATIŞ:Gözle görülen bir uçağın geleceği noktaya, gözle devamlı olarak tevcih edilen ateş. Bak. "unseen fire"
SEGMENT : English Turkish military
BÖLÜM:
SEGREGATE : English Turkish military
NEZARET ALTINDA TUTMAK, NEZARET ALTINA ALMAK, TECRİT ETMEK:Disiplini korumak maksadıyla veya idari sebeplerle, bir mahpusu diğer mahpuslardan ayırarak nezaret altına almak
SEGREGATION : English Turkish military
NEZARET ALTINA ALMA, NEZARET ALTINDA TUTMA, TECRİT:Disiplini korumak zaruretiyle veya idari maksatla bir mahpusun diğer mahpuslardan ayrılarak nezaret altında tutulması. Bak. "administrative segregation", "disciplinary segregation"
SEIZURE : English Turkish military
ELE GEÇİRME:Düşman kontrolü altındaki bir arazinin ihtiyari olarak sınırlandırılmış bir parçasının, bir harekat maksadıyla zaptı. Bir ada gibi tecrit edilmiş durumdaki bir arazi kitlesinin zaptı da, ele geçirme olarak ifade edilir
SELECTED MINE : English Turkish military
SELEKTÖRLÜ MAYIN:Selektör düzeni vasıtasıyla kıyı istasyonundaki kontrol cihazına bağlanmış kontrollü su altı mayını. Selektörlü bir mayın, kendi grubundaki diğer bütün mayınlardan müstakil olarak ateşlenebilir, tecrübe edilebilir ve zararsız hale getirilebilir
SELECTED RESERVE : English Turkish military
SEÇİLMİŞ İHTİYAT KUVVETLERİ:Maaş statüsünde olup faaliyet dışı eğitim periodlarına ve yıllık eğitimlere katılması şart olan ihtiyatlar ve Savunma Bakanı tarafından tayin edilen mevcut hazır ihtiyat kuvvetinin bir kısmı. Seçilmiş İhtiyatlar ayrıca eğitim için faal görevde olan şahısları da kapsar (10 ABD Yasası 268 (b) )
SELECTED RESERVE FORCES : English Turkish military
SEÇME İHTİYAT KUVVETLER:Birinci hazır ihtiyatlar (ready reserve) dan; savaş zamanı ilk görevleri için, diğer ihtiyatlara nazaran önceliği gerektirecek derecede lüzumlu bulundukları, kendi kuvvet komutanlıklarınca işaretlenmiş ve müşterek kurmay başkanları heyetince onaylanmış birlik ve şahıslar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani