Multilingual Turkish Dictionary

English

English
A PECK OF TROUBLES : English Turkish

ir yığın dert

A PENNY FOR YOUR THOUGHTS : English Turkish

interj. ne düşünüyorsun

A PENNY SAVED IS A PENNY GAINED : English Turkish

tasarruf edilen bir peni kazanılan bir penidir, daha tutumlu davranarak bir insan birikim yapabilir (harcanmamış para kazanılmış paradır)

A PERFECT DREAM : English Turkish

n. harika şey, nefis şey

A PIECE OF : English Turkish

adj. bir parça

A PIECE OF ADVICE : English Turkish

n. öğüt, tavsiye

A PIECE OF CAKE : English Turkish

n. kolay görev, basit iş, "çocuk oyuncağı"

A PIECE OF LAND : English Turkish

n. arazi parçası

A PIECE OF NEWS : English Turkish

n. bir haber

A PLAGUE ON HIM : English Turkish

interj. allah belâsını versin, belâsını bulsun

A PLETHORA OF : English Turkish

n. bir aşırılık

A POOR TRENCHERMAN : English Turkish

n. iştahsız kimse

A POSTERIORI : English Turkish

nedenini etkileyen, doğmasına neden olan, bilinen sebeplerden kaynaklanan

A POT OF MONEY : English Turkish

n. yığınla para, yışınla para, dünya kadar para

A PRIORI : English Turkish

önsel, olası, muhtemel

A PRIORI AND A POSTERIORI : English Turkish

ir mesele nasıl veya hangi temeller üzerinde anlaşılır hale gelebilir (öncül ve soncul)

A PROGRAMMING LANGUAGE : English Turkish

A Programlama Dili, 1960’larda geliştirilmiş olan ve genelde matrisli veri oluşturmak için kullanılan bilgisayar programlama dili (merkez işlemciler ve daha küçük bilgisayarlarda kullanılan döngü talimatlarına dayanarak)

A PROPERTY MAN : English Turkish

aksesuarcı, sahne aksesuarları ile ilgilenen kimse

A PUT UP JOB : English Turkish

önceden ayarlanmış komplo, aldatmak veya yanlış yönlendirmek için planlanmış şey

A QUARREL OF LONG STANDING : English Turkish

n. çok eski mesele, uzun zamandır devam eden ihtilaf

A QUARTER OF : English Turkish

dörtte bir; çeyrek, onbeş dakika öncesi (saat)

A QUICK QUID : English Turkish

neticede hiçbir çaba harcamadan ve genellikle namussuzca kazanılan para (Argo)

A RASHER OF BACON : English Turkish

n. domuz pastırması dilimi, domuz salamı dilimi

A REAL GO-GETTER : English Turkish

hırslı kimse, atılgan kimse, inisiyatif alan kimse, gayretli kimse (ör: "Susan'ın bir ödül alacağına eminim, o gerçekten çok hırslı birisi")

A RELIABLE SOURCE : English Turkish

n. güvenilir kaynak