Multilingual Turkish Dictionary

English

English
A STATE OF EMERGENCY WAS PROCLAIMED : English Turkish

ir acil durum ilan edildi, büyük çaplı bir felaket karşısında tepki olarak devletin yaptığı açıklama

A STITCH IN TIME SAVES NINE : English Turkish

zamanında atılan bir dikiş dokuz dikiş kurtarır, zamanında giderilen küçük bir hata sonradan olabilecek daha büyük sıkıntıları önler (bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır)

A STREETCAR NAMED DESIRE : English Turkish

Arzu Tramvayı, Tennessee Williams’ın oyunu; oyundan uyarlanan ve merhum Marlon Brando’nun rol aldığı film

A STROKE OF GENIUS : English Turkish

n. dahiyane bir hareket

A SUFFICIENCY OF MONEY : English Turkish

n. yeterli miktar para

A SULKY SET OF CHINA : English Turkish

n. tek kişilik porselen takım

A SUM OF MONEY : English Turkish

n. bir miktar para, bayağı çok para

A SURREPTITIOUS GLANCE : English Turkish

n. kaçamak bakış

A SUSPICION OF A SMILE : English Turkish

n. belli belirsiz gülümseme

A SUSPICION OF WINE : English Turkish

n. bir damla şarap

A TAD : English Turkish

küçük bir parça, küçük bir miktar

A TAIL TO LIONS : English Turkish

aslanlara bir kuyruk, en iyiler içinde sonuncu olmaktansa vasatlar arasında birinci olmak iyidir ("aslanlar için bir kuyruk ve tilkiler için bir kafa değil" den)

A TALE OF TWO CITIES : English Turkish

n. İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickens tarafından 1859’da yazılan ve Fransız Devrimi’ne kadarki zamanda Paris ve Londra’da geçen roman

A TASTE OF GARLIC : English Turkish

n. sarımsak tadı

A TELLTALE TEAR : English Turkish

n. sahte gözyaşı

A TENACIOUS MEMORY : English Turkish

adj. kuvvetli hafıza

A THORN IN THE FLESH : English Turkish

n. baş belâsı

A THORN IN THE SIDE : English Turkish

n. baş belâsı

A THOUSAND TIMES : English Turkish

inlerce kez, çoğu kez, sıkça

A THOUSANDFOLD : English Turkish

adv. bin defa, bin katı

A THREADBARE JOKE : English Turkish

n. bayat espri

A THUMPING MAJORITY : English Turkish

n. büyük çoğunluk

A TICKET TO ..., PLEASE : English Turkish

bilet lütfen

A TIDY PENNY : English Turkish

n. epey para

A TIME TO WEEP AND A TIME TO LAUGH : English Turkish

üzülmeninde gülmeninde bir zamanı var, herşeyin doğru bir zamanı var