Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
WALNUß : German Turkish

fto/. ceviz; gel. a. koz

WALONE : German Turkish

ot. palamut
n.eiche / palamut a§aci

WALPURGISNACHT : German Turkish

myth. cadilann l mayis arifesindeki hayrami

WALRAT : German Turkish

m, n balik nefsi; ispermecet
roß n zo.mors

ÜBERWÄLTIGEN : German Turkish

l. (besiegen) yenmek; b-ne galip gelmek; ezmek; mecal birakmamak
(Schlaf) b-ni uyku bastirmak
(sehr beeindrucken) cok müteessir etm.; von Mitleid überwältigt werden yüregl dayanmamak
d l. (unwiderstehlich) dayanilmaz
(z.B. Mehrheit) kahir, ezici
(wunderschön) fevkaläde güzel; cok müteessir eden; heybetli

ÜBERWÖLBEN : German Turkish

üstünü bir kubbe ile örtmek

ÜBERZEICHNEN : German Turkish

(Anleihe) fazia talip cikmak

ÜBERZEUGEN : German Turkish

-ni bse inandirmak; ikna etm., kandirmak; sich von et. ^ bse kanaat getirmek; kani olm.; sich ^ lassen bse kanmak
end inandırıcı, mukni; kanitkan; ^ wirken (auf Zuschauer; z.B. Fb.) gözünü doldurmak
t bse kani; mutmain; ~ sein l. zihni yatmak
(von sich) nefsini begenmek; pej. k-ni fasulye gibt nimetten saymak
Ich bin fest davon
~, daß dieser Ausdruck gefallen ist. Ben, bu sözün söylenmis olduguna eminim. Ich bin nicht ^, daß es mit der Sache seine Richtigkeit hat. Ben bu isin dogruluguna kail degilim. ~ung / l. kanaat, kanı(-ş), inanma
rel. itikat
ictihat; Das ist meine ^. Benim ictihadim böyledir. gegen seine bessere ^ handeln kanaatine aykin harekette bulunmak; Ich bin jetzt auch zu der ^ gelangt, daß
.. Artik benim de aklim kesti ki
. Man war allgemein der ^, daß Italien dieses Wettspiel gewinnen werde, ümumt kanaat, Italyanm bu maci kazanaca^i merkezindeydi. aus vollster ^ tam bir kanaat ile; itminani kalp ile

ÜBERZIEHEN : German Turkish

l. (Kleidungsstück) üzerine gecirmek
(j-m eins od. ein paar) b-ne dayak atmak; sopa cekmek 2er m l. (leichter) pardesü, üstlük
(schwerer) palto

ÜBERZUCHTEN : German Turkish

hayvan, bitki v. s. yetiatlrirken faziasiyle incelestirmek

ÜBERZUCKERN : German Turkish

l. üzerine toz sekeri ekmek
(kandieren) sekerleme yapmak; sekerlemek
(Pille) ßg. yaldizlamak

ÜBERZWERCH : German Turkish

(südd.) \\. capraz, makaslama, verevleme
ßg. aksi, naho§, ters, kansik
(verfeindet) bozusuk, düsman, hasim
(verrückt) deli, kacik; ters akilli

ÜBERZÄHLEN : German Turkish

:j-m eins (od. ein paar) ^ F dayak atmak

ÜBERZÄHLIG : German Turkish

l. artakalan, fazia
mil. kadro faziasi
(überflüssig) fuzult, lüzumsuz

ÜBERÄNGSTLICH : German Turkish

fazia korkak; cok sakinan

ÜBLE VORBEDEUTUNG : German Turkish

uğursuzluk; Ein übles ! Wort fällt auf den zurück, der es gebraucht. Kern söz kern akce sahibinindir. Spr.: übler Kerl fiili bozuk (herif); insan kusuru; kötü adam; sirret; (gröber): keiek, kokomino Ich weiß schon, was das für ein übler Kerl ist. Onun ne mal (od. matah) oldugunu bilirim. Das Üble bei der Geschichte ist
. Belä bundadir ki

; Isin kötüsü

dir; üble Angewohnheit kötü huy

ÜBLICH : German Turkish

l. mutat. adi, cari, gecer
(gebräuchlich) kullamlan, müstamel
(hergebracht) ananevt, geleneksel, görenek-sel, köklesmis, klasik
(geläufig) menus
(gewöhnlich) aleläde, basmakalip. bayagi; wie — mutadi vechile (od. üzere); nicht wie ^ mutat hiläfina; zu den
en Bedingungen mutat sartlaria "er.weise (Adv.) ädet üzere, mutat vechile

ÜBRIG : German Turkish

l. geri kalan; mütebaki, artan
(ander) diger, sair, öteki; das
e devami; üst yani; alt tarafi; diger seyleri; F: bundan maadasi; kusur; Alles
e ist erlogen. Bunun bakisi (od. üst yani) yalan. die
en pl. digerleri, ötekileri; im-en s. übrigens, ein-es tun icabmdan faziasini yapmak; das
e Geld paramn üstü; ~ sein artmak; baki kalmak; ~ haben l. (Geld) artan parasi olm.
(Zeit) bo§ vakti olm.
(et. — haben für) b-ni, bsi sevmek; b-den, bsden hoslanmak; nichts mehr — haben (für) b-den, bsden sogumak; sitki siynlmak
behalten l. artmak; baki kalmak
(nicht ausgegeben haben) sarf etmemis olm.
bleiben arta (kusur, elde, baki) kalmak; Es blieb ihm nichts anderes übrig als
.. Ona
..
den baska yapacak bir sey kalmadi. Es sind nur zwei Mark übriggeblieben. Yalniz iki mark kaldi. da ihm nichts anderes übrigblieb bundan baska care olmadigindan; nacar kalarak; übriggeblieben artik

ÜBRIGENS : German Turkish

l. zaten, esasen; 6ir de; hem de
(nebenbei) yanibasinda; ~ wolltest du mir doch Bücher mitbringen! Ha.sen bana kitap getirecektini

ÜBRIGLASSEN : German Turkish

artik birakmak; hepsini harcamamak; nichts ^ yiyip bitirmek^, sömürmek, tüketmek; viel zu wünschen
^ cok pürüzlü olm.; nichts zu wünschen ^ mükemmel, enfes olm

ÜMBER : German Turkish

m l. s. Umbra
zo. iskine bahgi
fische pL zo. gölgebaligigiller

ÜNGEWITTER : German Turkish

n l. kasirga, firtma
flg. (Zomesausbruch) hiddet, öfke

ÜNITARIER : German Turkish

m (im Christentum) teslisi kabul etmeyen; vah-detci
ismus m \\. (im Christentum) teslisi kabul etmeyen mezhep
pol. merkeziyetcilik, santralizm

ÜNWILLE : German Turkish

(n) m l. hevessizlik, isteksizlik
(Verstimmung) infial, igbirar
(Zorn) öfke, hiddet 2ig l. hevessiz, isteksiz; (Adv.) istemeyerek; cim cim
(ungehalten) cani sikilmis; gücenmis, münfail
(ärgerlich) dargin, hiddetli; ^ werden infiale kapilmak; Er verrichtete seine Arbeit nur ^. Isini zar zor (od. isteksiz) yaplyordu

ÜPPIG : German Turkish

l. (Pflanzen) dolgun üreyen; bereketli
(reich) zengin, lüks
(überreich) bol, mebzul
(Frau) tombul; etine dolgun
(wollüstig) sehvetli, sehvani
(übermütig) F küstah
(Haar) gümrah, gür; mit
en Formen (Frau) teleme peyniri gibi; V: bildircin up to date hum. modern; asnn adami; cagcil, moda, aktüel Ur m s. Auerochse Urabstimmung / do^rudan dogruya oy sahipierine yapilan ärayi umumiye; referandum