Germany
PARTOUT : German Turkish
F l. (in negat. Sätzen) asia, katiyen
(in posit. Sätzen) mutlaka, behemehal
PARVENÜ : German Turkish
m türedi; sonradan görme; zipclkti; yerden bitme; parvönü
PARZE : German Turkish
f myth. Park; kader ilähesi
PARZENE : German Turkish
parsel, ada 2ieren parsellemek, ifraz etm. ^iert parsellenmis, mefruz, müfrez
PASCH : German Turkish
m Wü. cifte
PASCHA : German Turkish
m fr. pasa
PASCHALIS : German Turkish
n. pr. (spez. Papstname) Paskai
PASCHEN : German Turkish
l. (würfeln) zar atmak
(schmuggeln) kacak-cilik etm. 2er m kacakci
PASCHTO : German Turkish
n (afghan. Amtssprache seit 1936) Pestuca
PASODOBLE : German Turkish
m (Tanz) pasodoble
PASPEL : German Turkish
diki§ yerine konulan süs serit; ka\\tan, tiriz, zih, kenarlik, fitil 9ieren; 2n fitil cevirmek; zihlamak
PASQUILL : German Turkish
n hicviye, yergi
PASSABEL : German Turkish
güzeice; fena degil; oldukca iyi; yüzüne bakilir
PASSACAGLIA : German Turkish
mus. pasakalya
PASSAGE : German Turkish
l. gecit. pasaj
denizasin seyahat
mus. pasaj
ier m yolcu, seyyah
ier.dampfer m yolcu (od. seyyah) vapuru
ier.flugzeug n yolcu ucagi
ier.gut n yolcu esyasi; bagaj; als ~ seyriseri ile
PASSAH : German Turkish
(-fest) n Hamursuz bayrami
PASSANT : German Turkish
(in/) m yoldan gecen; gelip gec^en
PASSAROWITZ : German Turkish
n. pr.: Vertrag von ^ (1718) Pasarofca Muahe-desi
PASSAT : German Turkish
(-wind) m geogr. alize
PASSE : German Turkish
l. / (an Damenkleidern) ampiyesman
(Roulett;
36) pas
PASSEN : German Turkish
l. uymak; muvafik gelmek; elvermek
(genehm sein) isinc gelmek
Ka. pas demek
(zueinander) a) birbirine yakismak; birbirini tutmak b) (P.) birbirinin küffü olm.
(ineinander) birbirine gecmek
(auf) kol-lamak. beklemek
(sich gut treffen) iyi düsmek; Das paßt sich nicht. Yakisik almaz. Das paßt nicht hierher. Yeri degildir. solange es ihm paßt keyfi oluncaya kadar; Was paßt dir denn nicht? Yerinde su mu cikti? auf e-e Gelegenheit ^ firsat kollamak; Der Deckel paßt auf den Topf. Kapak tencereye oturuyor. Das paßt wie die Faust aufs Auge. Bunlar, birbirine tamamen zit olan seylerdir. Das Modellen paßt nicht zu dem jungen Mann. Kiz, bu gencin dengi degildir.
d uygun, muvafik, münasip; maksada muvafik; yerinde, yara^ikli; yakisik alir; den i
en Lebensgefährten finden läyigmi bulmak; innerlich und äußerlich zueinander ~ boyu boyuna huyu huyuna; nicht zueinander ^ l. donyagiyle pekmez
(Farben) arap dilini cikarmi§ gibi Haben Sie es nicht ~? (Geld) Ufakligimz yok mu?
machen bicimine getirmek
PASSEPARTOUT : German Turkish
m l. (Dietrich) maymuncuk
(Wechselrah-
men) paspartu
PASSIFLORAZEEN : German Turkish
pl. bot. carkifelekgiller; kavunagaclan
PASSION : German Turkish
l. (Leidenschaft) hirs, ihtiras; siddetli istek; iptilä, düskünlük, tiryakilik
(Leiden) istirap spez. Hazreti tsanin istiraplan
(Liebhaberei) heveskarhk, merak Qiert delicesine düskün; müptelä, merakli;
er Jäger ava merakli;
er Raucher (Spieler, Kaffeetrinker) tiryakt
s.blume / bot. carkifeiek
s.blumengewächse pl. bot. s. Passiflorazeen,
s.kreuz n Latin haci
PASSIV : German Turkish
l. gr. mechul, edilgen
(Ggs. aktiv) hareketsiz. pasif
ehem. münfail, dingin; sich ~ verhalten parmagini bile oynatmamak;
er Widerstand pasif mukavemet;
e Bestechung jur. irtikäp, irtisa, yiyicilik 2 n.gr. mechul (od. edilgen) fiil 2a; Qen pl. H pasif, düyunat ^^tät/ l. hare-ketsizlik, atalet
ehem. münfailiyet, dinginlik 2saldo m H bore baklyesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani