Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
PFIFFIG : German Turkish

açıkgöz, kurnaz; seytan

PFIFFIGKEIT : German Turkish

açıkgözlük, kurnazlık, şeytanlık

PFINGSTEN : German Turkish

n. od. Pl.;
fest n. Pantkot yortusu
ochse m.: wie ein ~ herausstaffiert F. Bayram koçu gibi; sürre devesi gibi
rose f. bot. ayı gülü; yer (od. Çin) şakayıkı

PFIRSICH : German Turkish

m. şeftali

PFLANZBEET : German Turkish

fidanlık, yastık

PFLANZE : German Turkish

f. bitki, nebat

PFLANZEN : German Turkish

dikmek, gars etmek
ähnlich otcul; bitkimsi

PFLANZENERDE : German Turkish

f. bitkisel toprak (funda toprağı)-farbe f. bitkisel boya-faser f. bitkisel tel-fett n bitkisel yağ-fresser m. otcul, herbivor-kleid n bitki örtüsü-kohle f bitkisel kömür-kunde botanik-läuse bitki bitleri-schößling m. cücük, filiz-schutz m bitkilerin korunması-schwefel m kurdayağı tozu; kibriti nebati-tiere bitkisel hayvanlar; zoofitler-welt f mecmuai nebatat; bitey, flora-wuchs m bitkilenme, tenebbüt

PFLANZER : German Turkish

m. müstemlekeci; sömürgede çiftlik sahibi

PFLANZGARTEN : German Turkish

m. fidelik

PFLANZLICH : German Turkish

itkisel, nebati

PFLANZSCHULE : German Turkish

f. fidelik, fidanlık

PFLANZUNG : German Turkish

f. fidan dikmetarla, mezraamüstemleke çiftliği-zeit dikim zamanı

PFLASTER : German Turkish

n. (Straßen) kaldırımyakı, plaster-er kaldırımcı-n kaldırım döşemekgepflasterte Straße parke kaldırım-stein m. kaldırım taşı; parke taşı-treter m. F kaldırım mühendisi

PFLAUME : German Turkish

f. bot. erikiğneli söz-n iğneli söz atmak-nmus erik ezmesi

PFLEGE : German Turkish

f. itina, bakım, koruma, muhafaza, tımar, hıfzısıhha-befohlene evlatlık; vesayet altındaki yetim-eltern evlatlık edinen anne baba-kind n evlatlık-mutter f. analık; öküzler anası-n bne bşe bakmak; özen göstermek; iyi halde bulundurmak; iyi korumakitiyatında olmak, mutadı olmaktımar etmekyapmak, işlemekbilimlerin ilerlemesine hizmet etmekdanışmak, istişare etmekdinlenmeye çekilmekgepflegt
bakımlı; manikürlü-r (in) bakıcı; kayyım, vasi-sohn erkek evlatlık-tochter kız evlatlık-vater babalık; öksüzler babası

PFLICHT : German Turkish

f. vazife, ödev, görev, vecibe, borçtaahhüt, yüküm, mükellefiyet(ritüelle) vucup-anker m ocaklık demiri; cankurtaran demiri-bewußt vazifeşinas-bewußtsein n vazife hissi; vazifeşinaslık-eifrig gayretli, hamiyetli-enheft n H. şartname-enlehre f. phil. ödev bilgisi; deontoloji-fächer mecburi dersler-gefühl n vazife hissi-gemäß vazifesi icabına göre; vazifesine uygun olarak-getreu vazifeşinas-mäßig
schuldig s.
gemäß-teil m saklı pay, miras payı-treu vazifeşinas-übung f. mecburi hareket; mecburi tatbikat-vergessen vazifesini ihmal eden; vafasız-versäumnis n.vazifenin yerine getirilmemesi; taksir-widrig vazifeye aykırı

PFLOCK : German Turkish

m. kazık, vetettakoz kama, tapaardae-n ~ zurückstecken alttan gelmek; yumuşamak

PFLUG : German Turkish

m saban(Holz~) karasabanpulluk, kutan

PFLUGSCHAR : German Turkish

f. saban demiri

PFLUGSCHARBEIN : German Turkish

n. saban kemiği; azmı mik'a

PFLUGSTERZ : German Turkish

m. saban kolu

PFLÄNZLING : German Turkish

m. fide

PFLÖCKEN : German Turkish

kazık çakmak

PFLÜCKEN : German Turkish

toplamak, koparmak, devşirmek